Ünalan: "Çıkarılan kanunlar aileyi darmadağın etmiştir"
6284 Sayılı Kanunun aile kurumunu korumadığını aksine yıktığını belirten Doç. Dr. Abdullah Ünalan, Müslüman ve aile bağları son derece güçlü bir toplumda bu tür yasaların çıkarılmasının aileyi darmadağın ettiğini söyledi.
Ünalan, 6284 Sayılı Kanun Müslümanların aile yapısına uymadığını sözlerine ekledi. Ailenin toplumun özü ve ruhu olduğunu vurgulayan Ünalan, ailenin sağlam olması durumunda toplumunda sağlam olacağına işaret etti.
Aile kurumunun önemine dikkat çeken Ünalan, "Aile sosyal hayatın en küçük birimine biz aile diyoruz. Eşler, çocuklar ve kardeşlerden oluşan bireylere aile diyoruz. Bugün gençlerimizin bozulmasının altında yatan en büyük neden ailenin bozulmasıdır. Çünkü aile yapımız çürümüştür. Peki neden? Çocuklar anne ve babanın terbiyesi altında yetişir ve eğer anne, baba arasında veya aile bireylerinin arasında bir İslami hassasiyet, ahlaki değerlerin yaşanması yoksa o ailede yetişen çocukların ve gençlerin sağlıklı olması düşünülemez. Bugün problemlerimizin başında bu nedenler yatıyor." dedi.
"İslam evliliklerin üzerinde evlenmeden önce durur"
Osmanlı dönemin evliliklerin İslami kriterlere uygun bir şekilde yapıldığını bu nedenle boşanmanın neredeyse yok denecek kadar az olduğuna dikkat çeken Ünalan,"İslam aile üzerinde çok duruyor ve aile temelleri evlilik ile başlıyor. Bu nedenle İslam, evliliklerin üzerinde evlenmeden önce durur ve evleneceğiz şahsın ahlaki temellerini sayar, ahlaki değerleri olan, bu değerleri yaşayan, milli duyguları, kutsalları olan gençlerin birbirleri ile evlenmelerini tavsiye eder. Evliliklerde öngörülen özelliklerden birisi de eşlerin birbirlerine denk olmasıdır. Çünkü fikirde, kültürde, inançta, ahlakta, amelde denklik yoksa aile problemli başlamış olur. Dolayısıyla fikir, düşünce ve amelde de İslami hassasiyet ve yaşantısında da o denkliğin olması gereklidir. Ama maalesef günümüzde bu özellikler yok, eskiden evlilikler görücü usulü ile yapılırdı ki Osmanlı imparatorluğunda bu usulle yapılan evlilikler çok daha sağlıklı olduğu tarihi bakımdan sabit olmuştur. Osmanlı döneminde 650 sene gibi bir süre içerisinde boşanan çiftlerin sayısı sadece 4-6 arsındadır. Neden? Çünkü evlilikler görücü usulü ile yani İslami kriterlere göre gerçekleşiyordu." ifadelerini kullandı.
"Kadın erkeğin erkekte kadının görevlerini üstlenmemeli"
Kadın erkeğin görevlerini, erkekte kadının görevlerini üstlendiği zaman o ailenin artık aile olmaktan çıktığına dikkat çeken Ünalan, böyle bir ailenin sağlıklı bir nesil yetiştirmesi mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye’de boşanma oranlılarının yüzde 60-70’leri bulduğuna vurgu yapan Ünalan, "Yani bir yılda evlenen her 100 çiftten 30’u bir yıl içerisinde boşanmaktadır. Bu ne demektir? Bu evli olan çiftlerin perişan olması, eğer çocukları varsa çocukların tamamen ruhsal olarak bitişi demektir. Her iki eşin ailesinin de problemler ve acı ile karşı karşıya kalması demektir. İşte toplum burada huzursuzluğa sürükleniyor. Bu sebeple aile üzerinde durulması, çiftlerin birbirlerini anlaması, dinlemeleri, saygı duymaları gerekir. Bunun yanı sıra her eşin kendi sınırlarını ve yetkilerini bilmeleri gerekir. Özellikle bu son derece önemlidir. Ama bugün maalesef iş çığırından çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim diyor ki, 'evin reisi erkektir ve erkek kadından bir derece üstündür, erkek evin yöneticisi karar merciidir.' diyor. Bu fıtraten de böyledir. Hazreti Âdem aleyhisselamdan bu güne kadar insanı inceleyin böyle süre gelmiştir. Her dönemde hangi toplum olursa olsun erkek her dönemde hâkim olmuştur. Bu Allah’ın yaratışıdır. Erkeğin gücü ve yetkileri farklı, kadının işi, gücü, sınırları farklıdır. Bu sınırlar çizildiği zaman o ailede huzur olur." şeklinde konuştu.
"Annenin birinci görevi kutsal değerlere sahip bir nesil yetiştirmektir"
Evlilikte ilk temellerin sağlıklı atılması gerektiğine vurgu yapan Ünalan, "Bugün maalesef bu sınırlar aşılmıştır. Pek çok hanım gidip çalışıyor. Şu veya bu sebepten dolayı, peki çocuklar? Çocuklar ya kreşlere veriliyor veya babaanne ile anneanneye teslim ediliyor. O çocuğun sağlıklı yetişebilmesi için mutlaka annesinin kucağında olması gerekiyor. O anne sevgisini, duygusunu sadece anne verebilir o çocuğa ne babaanne ne de anneanne verebilir. Hele hele kreş bu sevgiyi hiç veremez, mümkün değildir. Bu yaratılışa aykırıdır, zaten annenin birinci görevi, salih, sağlıklı, dinine, diyanetine, vatanına, insanlığa bağlı, kutsal değerlere sahip, ahlaki ölçüleri yaşayan bir nesil yetiştirmektir. Annenin görevi budur, bunun için İslam anneye çok büyük bir değer vermiştir. Fakat aile sağlıklı değil ise, ilk temeller sağlıklı atılmamışsa peki o anne nasıl sağlıklı bir nesil yetiştirebilir?" diye sordu.
"Çıkarılan kanunlar aileyi darmadağın etmiştir"
En küçük bir anlaşmazlıkta hatta sözlü olarak kocası eşine bağırdığında polis merkezini arayıp "kocam bana sözlü şiddete bulundu" şikâyeti üzerine 6 ay uzaklaştırma cezası verildiğini söyleyen Ünalan, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Bu son zamanlarda Aile Sosyal Politikalar Bakanlığının hanımlara teslim edilmesi, hanım Bakanın da duygusal olarak hareket ederek, toplumun, ailenin, erkeğin hatta kadının aleyhinde pek çok kanun ve yönetmelik çıkarması maalesef aileyi darmadağın etmiştir. İşte kadınları koruma kanunları buna bir örnektir. Bir kadın sosyal medya hesabında şu paylaşım 'Bugün artık bu toplumda bir erkeğin değeri köpek kadar yoktur.' diyor. Bunu bir bayan söylüyor. Siz evdeki köpeği dışarı atamıyorsunuz, ama bir bayan kocası ona bağırdı diye 6 ay uzaklaştırma cezası alabiliyor. Böyle bir yasa, böyle bir toplum olabilir mi? hele hele böyle bir Müslüman toplum olabilir mi? Peki, siz erkeğe 6 ay uzaklaştırma verdiğiniz zaman o erkek nereye gidecek? Nerede yaşayacak, kiminle oturup kalkacak, özellikle o bayan 6 ay boyunca nasıl geçinecek? çocuklar varsa o çocuklar 6 ay boyunca babasız nasıl yaşayacak, aileye bundan daha büyük bir darbe nasıl vurulabilir? Hele hele Müslüman bir toplumda ve aile bağları son derece güçlü bir toplumda sen bu yasaları nasıl çıkarabilirsin?" şeklinde tepki gösterdi.
"Şuurlu ve bilinçli insanların birinci derecede görevi aileyi kurtarmak"
Bir ay evli kalıp boşanan karı kocaya yönelik çıkarılan yasada erkek ömür boyu nafaka vermeye mahkûm bırakıldığına dikkat çeken Ünalan, "Bu sebeple çıkan yasalar kadını çığırından çıkarmıştır." dedi.
İslam’ın kadın haklarını da erkeğin haklarını da belirlediğine vurgu yapan Ünalan, "Dolayısıyla aile yerle bir edilmiştir. Bugün şuurlu ve bilinçli insanların birinci derecede görevi aileyi, nesli ve gençliği kurtarmak olmalıdır. Gençliğimiz nereye gitti? Uyuşturucu, fuhuş ilkokullara kadar indi, ilkokul çocuklarına bakın her birinin bir sevgilisi var. Böyle sağlıklı bir nesil yetişebilir mi, bu nereden kaynaklanıyor? Aileden kaynaklanıyor. Peki, aile ne durumda? Görüldüğü gibi darmadağın edilmiş bir vaziyette. Peygamber Efendimiz (aleyhisselatu vesselam) bizlere her yönüyle örnek olmuştur. Eşler arasında ki o kıskançlıklar had safhadadır ama buna rağmen eşleriyle ciddi bir problem yaşamamıştır ve hayatı boyunca huzur içerisinde yaşamıştır. Kur’an, ‘eşleriniz ile iyi geçinin, onlara değer verin, onları dinleyin.' diyor. Özellikle kocalara şu tavsiyede bulunuyorum, eşlerinizi bol bol dinleyin, onların sorunları ile ilgilenin, onlarla alakadar olun ve değer verin, ama sınırlarını aşmalarına izin vermeyin." ifadelerini kullandı.
"Mutlaka aileyi koruyucu kanunları çıkarmamız lazım"
Kur’an ve sünnet ilkelerini benimsememiz ve hayata geçirmemiz gerektiğine belirten Ünalan, Müslümanların aile kurumuna sahip çıkmaları gerektiğini söyledi.
Aileyi koruyucu kanunları çıkarması gerektiğini belirten Ünalan, "Hazreti Peygamber şöyle buyuruyor, ‘dünya bir metadır, yani bir kazanç yeridir, en hayırlı kazanç, saliha bir hanımdır. İbadetine teatine düşkün, Allah’a kulluk görevlerini yerine getireni ahlaki değerlerine sahip, çocuklarını İslami edep ve terbiye ile büyüten bir hanım, ondan daha değerli bir varlık yeryüzünde yoktur.’ diye buyuruyor. Mutlaka aileyi koruyucu kanunları çıkarmamız lazım, dağıtıcı, parçalayıcı, perişan edici değil, bugün aileler yok olmakla karşı karşıya kalmış durumda onun için şuurlu Müslümanların aile kurumunu muhafazaya yönelik resmi, siyasi, ekonomik girişimde bulunması gerekiyor. Başka türlü neslimizi korumanın imkânı yoktur." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.