Yalçın: Eğitimde öğrenme kaybı hala yüksek oranlarda

Yalçın: Eğitimde öğrenme kaybı hala yüksek oranlarda
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sendika tarafından hazırlanan "Pandemi Döneminde Öğrenme Kaybı" başlıklı rapor hakkında basın açıklaması yaptı.

 

Yalçın, raporun hazırlamasında emeği geçen Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) ekibine teşekkür ederek başladı.

Konuyla ilgili Memur-Sen Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Yalçın, bir yılı aşkın bir süredir devam eden ve hayatın her alanını etkisi altına alan Coronavirus salgını sürecinde yaşanan öğrenme kayıplarına dikkat çekmek amacıyla hazırladıkları raporun öncelikle, uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin öğrenme kayıplarının telafi edilmesine, öğrenciler arası eşitsizliklerin en aza indirilmesine yönelik etkin politikaların geliştirilmesine hizmet etmesi temennisinde bulundu.

Salgının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Coronavirus salgınının ekonomiden çalışma hayatına, sağlıktan eğitime hayatın bütün alanlarını olumsuz etkilemeye devam ettiğini kaydeden Yalçın, ilk başlarda salgının etkisinin azaltılması için dünya genelinde yüz yüze eğitime ara verildiğini, salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte dünyanın önde gelen ülkelerinin, birçok sorunun yanı sıra, uzaktan eğitimin uzamasının okuldan uzak kalan öğrencilerin öğrenme kayıplarını ve eşitsizlikleri derinleştirme riski taşıması sebebiyle öncelikle okulları açarak yüz yüze eğitime geçtiğini hatırlattı.

Sendika olarak, salgın sürecinde ortaya çıkan öğrenme kayıplarına dikkat çekmek amacıyla "Pandemi Döneminde Öğrenme Kaybı, Tespit ve Öneriler" başlıklı raporu hazırladıklarını belirten Yalçın, 16 sorudan oluşan veri toplama aracının, Türkiye genelinde online anket tekniği ile (İBBS) Düzey 1 bölgesinde devlet okulunda çalışan 14 bin 943 öğretmene uygulandığını, 6 sorunun öğretmenlerin profilini, 10 sorunun ise salgın sürecinde verilen uzaktan eğitimde öğretmenlerin müfredatı takip etme, öğrencilerin öğrenme kayıpları düzeyi ile öğrenme kayıplarını telafi etmek için neler yapılması gerektiğine ilişkin olduğunu söyledi.

"Öğrencilerin üçte ikisi canlı dersleri takip edememiş"

Türkiye'de uzaktan eğitim sürecinde teknolojik imkânları yetersiz olduğu için öğrencilerin derslere bağlanamadığını ya da dersleri takip edemediğini dile getiren Yalçın, "Türkiye İstatistik Kurumu 2020 verilerine göre hanelerin yüzde 16,7'sinde masaüstü bilgisayar, yüzde 36,4'ünde taşınabilir bilgisayar, yüzde 22,4'ünde ise tablet bilgisayar bulunmaktadır. Bu dijital araçların aynı evde olma oranlarının yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca, çocukların ve ailelerinin dijital araçları eğitim süreçlerinde nasıl kullanacağına ilişkin çocukların evdeki çalışma ortamları, ailelerin çocuklarının derslerine ilgisi; eğitim kurumlarının ve öğretmenlerin uzaktan eğitim konusunda ne derecede donanımlı, buna ne kadar alışık oldukları ve öğretmenlerin ne kadar hazırlıklı, online öğretimle ne derecede meşgul oldukları da oldukça önem arz etmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre öğrencilerin üçte ikisi canlı dersleri takip edememiş, dersleri takip edenlerin üçte ikisi ise cep telefonuyla dersleri takip edebilmiştir. Dersleri yeterince takip edemeyen çocukların okulla bağları azalmakta ve ciddi bir öğrenme kaybı yaşanmaktadır. Öğrencilerin öğrenme kayıplarının düzeyinin tespit edilmesi ve öğrenme kaybını telafi etmek için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir." şeklinde konuştu.

"Birçok ülkede öğrenme kayıplarını önlemek için çeşitli adımlar atılmıştır"

Birçok ülkenin bu konuda etkin politikalar takip ettiğini dile getiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD'nin New York eyaletinde öğrenme kaybının telafi edilmesi amacıyla eyalet eğitim departmanı her okul için 'yüksek kaliteli dijital müfredat' ve bir 'dijital öğrenme merkezi' yapmayı önererek öğrencilerin ve öğretmenlerin hem cihaz ve internete erişimlerini kolaylaştırmayı sağlamış hem de okul saatleri dışında da öğretmenlerin, öğrencilerin öğrenme kayıplarını telafi edebilecekleri bir imkân oluşturmuştur. Hollanda Eğitim Bakanlığı, öğrenme kayıplarının telafi edilmesi noktasında bakanlık ve paydaşları tarafından hazırlanan raporda dört alternatif sunarak uygulanması için mali yardım programı hazırlamıştır. Ayrıca, öğrenme kayıplarını telafi etmek için yaz okulu, normal okul günü müdahalesi, uzun okul günü ve okul sonrası programları geliştirilmiştir. Fransa'da uzaktan eğitim alan öğrenciler için okullardan ve öğretmenlerden her bir öğrencinin derslerinin en az yüzde 50'sinin yüz yüze olacağı bir plan uygulamaları istenmiştir. Fransa ve İngiltere, okulların kapalı olduğu dönemde ortaya çıkan öğrenme kayıplarının derinleşmesi sebebiyle ana politikaları, okulları kapatmamak olmuştur. İngiltere, uzaktan eğitim sürecinde öğrenme kayıplarının önüne geçmek için öncelikle dizüstü bilgisayar, tablet ve internet bağlantısına ihtiyaç duyan dezavantajlı ailelere yardımda bulunmuştur. Bunun yanı sıra, öğrenme kayıplarını en aza indirmek için hassas çocuklar ve kritik sektörlerde çalışan ailelerin çocukları için okulları açık tutmuştur."

"Sağlanan destekler yetersiz"

Türkiye'nin salgının başladığı dönemden bugüne kadar okulları açık tutmayı bir politik öncelik olarak tanımlamadığını, salgın sürecinde okullarını en uzun süre kapalı tutan OECD ve Avrupa ülkelerinin başında yer aldığını ifade eden Yalçın, "Türkiye, bu süreçte, TRT ile iş birliği yaparak uzaktan eğitim materyalleri hazırlamış, Mobil EBA Destek noktası uygulamasını hayata geçirmiş, 500 bin tablet dağıtımını gerçekleştirmiş, GSM operatörleriyle iş birliği yaparak öğrencilere ücretsiz 8 GB'ye kadar internet erişimi sağlamıştır. Ancak sağlanan bu destekler yetersizdir. Okulların kapalı olduğu dönemde öğretmenlerin yüzde 52'si her gün ders yaptığını, yüzde 31'i haftada birkaç gün ders yaptığını, yüzde 5'i haftada bir gün ve yüzde 3'ü birkaç haftada bir gün ders yaptığını, yüzde 9'u ise canlı ders yapmadığını ifade etmiştir." dedi.

"Salgının ilk başladığı zamana göre canlı ders yapma oranında önemli ölçüde artış oldu"

Eylül 2020'de yaptıkları 'Pandemi Sürecinde Okulları Güvenle Açmak: Öğretmen ve Veli Araştırması' raporuna göre canlı ders yapma oranının önemli ölçüde arttığı, hiç ders yapmayan öğretmen oranının ise azaldığının görüldüğünü hatırlatan Yalçın, konuşmasına devamla şöyle dedi:

"Canlı ders yapan öğretmenlerin yüzde 6'sı öğrencilerin tamamının canlı derslere katıldığını, yüzde 39'u yarıdan fazlasının katıldığını, yüzde 17'si yarısının katıldığını, yüzde 38'i ise yarısından azının canlı derslere katıldığını belirtmiştir. Eylül 2020'de yaptığımız araştırma ile kıyaslandığında güz döneminde derslere katılım oranı geçen yıl Mart-Haziran ayına göre daha yüksektir. Bu artışa rağmen, hâlâ önemli oranda öğrencinin canlı derslere katılmadığı görülmektedir. Canlı ders yapan öğretmenlerin yüzde 7'si canlı derslere katılamayan öğrencilerin öğrenme açığını kapatmak için ek canlı ders yaptığını, yüzde 20'si ödev verdiğini, yüzde 60'ı derslerle ilgili doküman gönderdiğini, yüzde 9'u bu konuda bir şey yapmadığını ifade etmiştir. Eylül 2020'deki araştırma verilerimizle kıyaslandığında ek canlı ders yapma oranı güz döneminde Mart-Haziran dönemine göre daha yüksektir."

Öğrencilerin teknolojiye erişimde güçlük çektiğine dikkat çeken Yalçın, eğitimdeki eşitsizliklerin salgın sürecinde daha da derinleştiğini söyledi.

Öğrenme kayıplarının telafisi için öneriler

Öğrenme kayıplarının telafisi için iyi bir planlama yapılması gerektiğini belirten Yalçın, raporda yer alan önerilerden bazılarını şöyle sıraladı:

"-Çocukların fiziki ve zihinsel olarak daha sağlıklı ve refah içinde büyümelerini sağlamak için, akranları ile birlikte okul ve sınıf ortamında olmaları önemlidir. Bunun için gerekli tüm sağlık ve güvenlik önlemleri alınmalı ve en temel politik öncelik olarak okulların yüz yüze eğitime devam etmesi sağlanmalıdır.

-Öğretmenleri ve diğer okul personelini aşılamak, okulları güvenli bir şekilde açmak için önemlidir. Eğitim çalışanlarını öncelikli olarak aşılamanın enfeksiyon riskini sadece onlar için değil, toplumun tüm kesimleri için azaltacağı da dikkate alınmalıdır. Eğitim çalışanlarının bir an önce aşılanması, yüz yüze eğitimin yeniden normalleşmesinin yanı sıra, bir yıldır okuldan uzak kalan öğrencilerimizin en çok ihtiyaç duydukları eğitimin sosyalleştirme işlevinin geri dönüşüne en fazla katkıda bulunacak kritik bir karar olacaktır.

-Okulları açmak ve okulların açık kalmasını sağlamak, öğrencilerin daha fazla kayıp yaşamasını önler. Ortada bir yılını kaybetmiş milyonlarca öğrencinin olduğu dikkate alındığında öğrenme kaybıyla mücadele için günü kurtarmak yerine, proaktif ve etkin stratejiler geliştirilmelidir. Öğrencilerin öğrenme kaybını gidermek için elimizde sihirli bir değnek bulunmamaktadır. Bunun yerine, iyi bir planlamaya, yoğun çalışmaya ve motivasyona ihtiyaç vardır. Öğrenme kaybını tespit çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır. Öğrenme kaybını gidermek için millî bir seferberlik başlatılmalıdır. Öncelikle öğrencilerin öğrenme kaybı düzeyi en kısa sürede tespit edilmelidir. Tüm öğrencilere yönelik yapılacak öğrenme kaybını tespit etme çalışmaları, telafi eğitim programlarının içeriği, süresi, uygulaması ve yöntemi gibi birçok kritik husus ile ilgili temel verileri sunacaktır. Öğrenme kaybını tespit etme çalışmalarının en kısa sürede başlaması bir zorunluluktur.

-Öğretmenlerin büyük çoğunluğu farklı zaman dilimini ve yöntemini önerse de öğrencilerin öğrenme kayıplarını telafi etmek için bir çalışma yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Farklı ülkelerde öğrenme kayıplarını gidermek için yapılan uygulamalar dikkate alınarak online telafi eğitimi programı bir an önce başlatılmalıdır. Bilgi, beceri ve öğrenme kaybı düzeyi göz önünde bulundurularak, okul, ilçe hatta şehir olarak benzer düzeyde olanların katılacağı telafi programları düzenlenmelidir. Benzer bir yöntem ile benzer bilgi, beceri ve öğrenme kaybı düzeyine sahip öğrencilerin aynı okulda ya da yakın okullarda telafi programlarına katılması sağlanmalıdır. Öğrenme kaybı yaşayan öğrencilerin mevcut müfredatı takip etmesi makul değildir. Telafi uygulamasında olmazsa olmaz temel kazanımları içeren bir müfredat planlaması yapılmalıdır.

-Salgın sürecinde eşitsizlikler daha da derinleşmiş, sosyo-ekonomik düzeye göre öğrenciler arasındaki farklılık daha da artmıştır. Her öğrenciye kaliteli eğitim sunmak ve eşitsizlikleri azaltmak için paydaşların katılımıyla köklü, kalıcı ve etkin bir reform programı geliştirilmelidir." (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.