Yasin Börü davasının gerekçeli kararı açıklandı
Diyarbakır'da, 6-7 Ekim 2014'teki saldırılarda PKK/HDP'liler tarafından katledilen Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş ve Hasan Gökgöz'ün katledilmelerine ilişkin Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararı açıklandı.
HDP/PKK'nin çağrısıyla Diyarbakır'da, 6-7 Ekim 2014'te sokağa çıkan örgüt yandaşların tarafından katledilen Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş ve Hasan Gökgöz'ün 16 sanık 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet, 2 sanık ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Davanın açıklanan gerekçeli kararında saldırganların, Börü, Dakak, Güneş ve Gökgöz'ün ölümlerinden sonra dahi cesetlere işkence ettikleri, Börü'nün cesedini de kısmen yaktıklarına dikkati çekilerek, bu sebeple öldürme eylemlerinin "canavarca hislerle ve eziyet ederek kasten öldürme" suçu kapsamında değerlendirildiği bildirildi.
Kararda, IŞİD'in Kobani bölgesinde şehrin kontrolünü büyük bölümünü sağladığı vakitlerde PKK'nin Suriye uzantısı YPG ile çatışmaların yoğunlaştığı ve ardından PKK'nin güdümündeki internet sitelerinde ayaklanma çağrıları yaptığı anlatıldı.
HDP MYK'sının da sokağa çıkma çağrısına yer verilen kararda, "HDP MYK tarafından 'Halklarımıza acil çağrı' başlığıyla sokağa çıkma ve sokağa çıkanlara destek verme çağrısı yapılmıştır. 6 Ekim 2014 günü çağrılar sonrası Diyarbakır merkez ve ilçelerinde terör örgütü gençlik yapılanması içerisinde faaliyet gösteren şahıslarca güvenlik güçleri ve kamu kurum/kuruluşlarına yönelik taşlı, molotofkokteylli, havai fişekli ve basınç etkili, parça tesirli el yapımı patlayıcı ve silahların kullanıldığı birçok eylem meydana gelmiştir." denildi.
KCK'nin de ayaklanmaya yönelik çağrılarının da bazı internet sitelerinde yer aldığı belirtilen kararda, olayların 7 Ekim 2014'te de sürdüğü hatırlatıldı.
Kararda, kurban eti dağıtan mağdur Yusuf Er ile maktuller Hüseyin Dakak, Hasan Gökguz, Riyat Güneş ve Yasin Börü'nü İŞİD mensuplarına benzedikleri iddiasıyla PKK yandaşı bir grup tarafından İskanevleri civarında saat 17.30 sıralarında sopa, taş ve kesici aletlerle saldırıda bulunulduğu belirtilerek bunun üzerine maktüllerin ara sokaklara kaçtıkları ancak izlerini kaybettiremedikleri ve çare olarak saat 17.40-17.45 sıralarında Şeyh Şamil Mahallesi Cengizler Caddesi'ndeki bir apartmana girdikleri anlatıldı.
Apartmana giren Yasin Börü ve arkadaşlarının sanık Hasan Okçu'nun üçüncü kattaki dairesine sığındıkları bilgisine yer veriler kararda, sanık Okçu'nun eşi tarafından Börü ve arkadaşlarının içeriye alındığı ve kapıları kilitlediği belirtildi.
Kadının, çocuklarıyla yatak odasına sığındığı anlatılan iddianamede, saldırgan grubun binaya girdikleri, dairelerin kapısını tek tek çalarak kaçanları aramaya başladıkları, 3-5 dakika sonra Börü ve arkadaşlarının sığındığı dairenin sahibi sanık Hasan Okçu'nun da eve geldiği kaydedildi.
Okçu'nun, evinde gördüğü ve ikametinden çıkmalarını istediği Börü ve arkadaşları ile mağdur Yusuf Er'in, evden çıkarlarsa dışarıdaki kalabalığın kendilerini öldüreceklerini söylediği ifade edilen kararda, bu sırada saldırganlardan bazılarının dairenin kapısını çaldıkları, Okçu'nun kapıyı açmadığı, gruptakilerin de kapıyı zorlamaya başladıkları anlatıldı.
Börü ve arkadaşlarının Okçu'dan, dışarıdaki gruptan tanıdıkları varsa, onları arayarak grubu dağıtmalarını istediği belirtilen kararda, bu konuşmadan sonra Okçu'nun, bazı kişileri aradığı, bunlardan tanık M.T'ye, "Saldırgan grubun aradığı şahıslar evimde. Kalabalık giderse evden gideceklerini söylüyorlar" dediği ifade edildi.
Kararda, Okçu'nun eşinin bu sırada defalarca 155'i aradığı, olayların ve servisin yoğunluğu dolayısıyla 155'e ulaşmakta zorlandığı, saat 18.22 ve 18.29'da olmak üzere iki defa 155'e ulaştığında evini PKK'lıların basmaya çalıştığını, kendilerini öldüreceklerini söylediği aktarıldı.
Bu sıralarda, saldırgan grubun, kaçanların bulunduğu daireyi öğrendiği, kapının açılmaması üzerine, gruptakilerden sanık Uğur Doğanay'ın dördüncü kattaki daireye zorla girdiği bildirilen kararda, Doğanay'ın, bu dairenin balkonundan perde, çarşaf benzeri parçalarla sarkarak, açık olan pencereden üçüncü kattaki daireye girdiğine yer verildi.
Doğanay'ın daire içerisinde bulunan Er, Dakak, Gökgöz, Güneş ve Börü'ye silahla ateş etmeye başladığı kaydedilen kararda, "Bu sırada saatin tam 18.29 olduğu, zira tanık L.O'nun bu saatte 155'le yaptığı görüşme kaydında silah seslerinin duyulduğu belirlenmiştir." diye belirtildi.
Doğanay'ın ateş etmesi sonucu Er ile Börü, Dakak ve Güneş'in yaralandığı, Er'in tuvalet tarafına, diğerlerinin ise çocuk odasına kaçtıkları aktarılan kararda, Doğanay'ın saldırısından sonra ev sahibi Okçu'nun, eşi ve çocuklarının bulunduğu yatak odasına sığındığı, Doğanay'ın da evin kapısını açarak, saldırgan grubun eve girmesini sağladığı ifade edildi.
Grubun, evde maktulleri sopa, bıçak gibi aletlerle darp ettikleri, sonra pencereden attıkları kaydedilen kararda, grubun, Er'in tuvalete sığındığını ilk anda fark etmedikleri, fakat Doğanay'ın evde bir kişi daha bulunduğunu söylemesi üzerine evin arandığı ve Er'in bulunduğu belirtildi.
Mağdur Er ile Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan saldırıların aktarıldığı kararda, şu ifadeler yer aldı: "Er'in sürüklenerek bina önüne çıkartıldığı, burada yine darbedilmeye devam ettiği, gruptan bazı şahısların Er'i öldürüp öldürmeme konusunda konuşup tartıştıkları ve yaşlıca olan birinin (kendi beyanına göre bu kişi kalabalığı yatıştırmaya çalışan gizli tanık Tunç'tur) 'Hadi git' demesi üzerine Er'in koşarak olay yerinden kaçtığı, arkasından silahla ateş edildiği, ancak isabet almadığı, olay yerindeki dar ara sokaklara girerek havanın da kararmasının etkisiyle izini kaybettirdiği, aldığı darbelerden dolayı bir kaç sokak ileriye gittikten sonra bitkin vaziyette kaldırıma oturduğu, kendisini bulan şahıslarca üzerindeki telefonla ailesine ulaşıldığı ve onların gelmesiyle hastaneye götürüldüğü anlaşılmıştır."
Kararda devamla , "Saldırgan grubun pencereden atılan ve yerde can çekişen maktullere yönelik sopa, taş, bıçak ve tekme ile saldırıya devam ettiği, bir yandan da terör örgütü PKK lehine sloganlar atıldığı, saldırılar sonucunda Börü, Dakak, Gökguz ve Güneş'in olay yerinde öldükleri, ayrıca otopsi tutanağından anlaşıldığı üzere Börü'nün cesedinin yakılmaya çalışıldığı ve göğüs kısmının yandığı anlaşılmıştır." İfadeleri yer aldı.
"Canavarca hislerle ve eziyet ederek öldürme"
Kararda, PKK/KCK terör örgütü ve örgüte müzahir bazı oluşumların çağrıları doğrultusunda yasa dışı gösteriler yapan grubun fiilleri sonucunda vahamet arz eden adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs fiillerinin meydana geldiği kaydedilerek, bu sebeple eylemin Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 302/1. maddesinde düzenlenen "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçunu oluşturduğu bildirildi.
Sanık Doğanay'ın, maktullerin saklandığı dairenin kapısını açmasıyla birlikte içeri giren grubun, silahla yaralanan Börü ve arkadaşlarını tekme, sopa ve kesici aletle yaraladıkları, bunlardan dördünü üçüncü kattan attıkları, devamında apartman önünde can çekişen maktullere yönelik tekme, taş, sopa ve kesici aletlerle saldırılarına devam ettikleri anlatılan kararda, grubun, maktullerin ölmelerinden sonra dahi cesetlerine işkence ettikleri, Börü'nün cesedini kısmen yaktıkları, cesetlerden ikisini sürükleyerek caddeye götürdükleri, işkencelerine devam ettikleri ve eylemler neticesinde cesetlerin tanınamaz hale geldiği anlatıldı.
Kararda, "Bu şekilde gerçekleştirilen eylemin, maktullerin acı çekmesinden zevk alarak gerçekleştirildiğinden, eylemin TCK'nın 82/1-b maddesi kapsamında 'canavarca hislerle ve eziyet ederek kasten öldürme' suçu kapsamında kaldığı kanaatine varılmıştır." denildi.
Kararda, sanıkların Yusuf Er'i de öldürme kastıyla hareket ettiği, ancak kurtulduğuna yer verilerek, Er'e yönelik eylemlerin de "canavarca hislerle ve eziyet ederek kasten öldürmeye teşebbüs" olarak değerlendirildiği bildirildi.
Saldırgan gruptakilerden bir kısmının PKK lehine sloganlar attıklarına işaret edilen kararda, "terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak" suçunu işlediklerinin kabul edildiği bildirildi.
Suçun birden fazla kişi tarafından, ortak suç işleme kararı ile ve icra hareketlerini gerçekleştirerek işlenmesi durumunda müşterek failliğin söz konusu olacağı belirtilerek, örgütün güdümünde yayın yapan internet sitelerindeki çağrılar doğrultusunda sokağa çıkan PKK/KCK terör örgütüne müzahir grubun, fikir ve eylem birliği içerisinde, ortak suç işleme kararı kapsamında eylemlerini gerçekleştirdikleri ifade edilen kararda, "Bu şekilde gerçekleştirilen öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçuna, olaya örgüt çağrılarına istinaden ve ortak suç işleme kararı ile katılan ve suçun icrasına hazırlayıcı, destekleyici ve eylemi gerçekleştirici olarak iştirak eden grup üyelerinin tamamının müşterek fail sıfatıyla sorumlu oldukları kabul edilmiştir." tespitinde bulunuldu.
16 sanık hakkında 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet
Davanın karar duruşmasında 16 sanık hakkında 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 2 itirafçı sanık hakkında 5'er kez müebbet hapis cezasına, 6 suça sürüklenen çocuk hakkında 22'şer yıl hapis cezasına, bir suça sürüklenen çocuk hakkında 5 yıl hapis cezası ile 13 sanık hakkında da beraat, 3 firari sanığın dosyasının ise ayrılmasına kararı verilmişti.
Davada itirafçı sanıklar Sedat Çoban ve Mecnun Akkoyun hakkında 5’er kez müebbet hapis cezası verilirken, Abdurrahim Pamuk, Ahmet Taylan, Ali Güler, Ali Karakurt, Burhan Dicle, Cevher Türk, Cihan Yıldız, Erkan Balaban, Hasan Uyanık, Mehmet Çağlar, Remzi Özşan, Rıdvan Baş, Resul Saur, Remzi Özşan, Uğur Doğanay ve Ümit Doğanay için de 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükmü verilmişti.
Kararda suça sürüklenen çocuk F.K.’ye örgüt üyeliğinde 5 yıl hapis cezası verilirken, suça sürüklenen sanıklar A.S, A.K, F.G, M.İ, M.D, Y.U.'ya 12’şer yıl hapis cezası verilmişti. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.