Yavuz: “HÜDA PAR ikaz ve uyarı mekanizmasını inşallah meclise taşıyacak”

Yavuz: “HÜDA PAR ikaz ve uyarı mekanizmasını inşallah meclise taşıyacak”
Partisinin Gaziantep İl Başkanlığının düzenlendiği mitingde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, “HÜDA PAR muhalefet anlayışını, ikaz ve uyarı mekanizmasını inşallah meclise taşıyacaktır.” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, “HÜDA PAR muhalefet anlayışını, ikaz ve uyarı mekanizmasını inşallah meclise taşıyacaktır.” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, partisinin Gaziantep İl Başkanlığının düzenlendiği mitingde konuştu.

15 Temmuz darbe girişimini hatırlatan Yavuz, Allah’ın yardımı ve milletin destansı direnişiyle badirenin atlatıldığını, ancak 15 Temmuz'dan sonra halkın beklentileri doğrultusunda adımlar atılmadığı için ülkenin yeni darbelerle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen miting, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı, HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat’ın selamlama konuşmasıyla devam eden mitingde Genel Başkan Yavuz, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

“Türkiye'deki en önemli sorun muhalefet sorunudur”

Konuşmasına “Sayın Cumhurbaşkanı bir yanlış yaptığı zaman kendi partisinin içerisinde ona yaptığı bu yanlışları hatırlatacak, onun karşısına çıkacak ve düğmesini ilikleyecek ‘Efendim sizin aldığınız bu karar yanlıştır, bu karar size, memlekete, millete zarar verecek kaç tane insan var? Soruyorum, vicdanca cevaplayın lütfen, kaç insan var?” sorusuyla başlayan Yavuz, konuşmasına şöyle devam etti:

“Peki, bu göreve talip muhalefet ne yapıyor? Bir de bu soruya cevap verelim. Muhalefetin bu yönde ortaya koyduğu ciddi bir proje var mı? Yoksa muhalefet bütün siyasetini sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığına mı bağlamış. Peki, muhalefetin bu yönde ‘Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun’ çabası dışında bir projesi var mı? Buyurun halktan destek alın gitsin. Bu demokrasidir. Halk size destek verirse ‘Tayyip Erdoğan’ gider. Peki, ‘Onun yerine ne koyacaksınız’ diye muhalefete soruyoruz. Türkiye'deki en önemli sorun şu anda budur. İktidarın yanlışlarını, iktidarı temsil eden Sayın Cumhurbaşkanının yanlışlarını kendi partisinin içerisinden Sayın Cumhurbaşkanına hatırlatacak bir mekanizmanın eksikliği ve bir de yine millet ve memleketin selameti için bunu dile getirecek bir muhalefet mekanizmasının eksikliği var. İşte HÜDA PAR’ın fonksiyonu tam olarak burada devreye giriyor.”

“Bu boşluğu dolduracak tek parti HÜDA PAR’dır”

Yanlış yaptığında iktidarı uyaracak yapıcı bir muhalefetin olmadığını ve böyle bir muhalefete ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Yavuz, bu boşluğu dolduracak tek partinin HÜDA PAR olduğunu vurguladı.  

Yavuz, “Peki, insan hata yapar mı? Elbette yapar. Daha çok kim hata yapar biliyor musunuz? Gücü elinde bulunduran kişi hata yapar. Çünkü güç zehirlidir, zehirler. Bunu bize Rabbimiz söylüyor. ‘Şüphesiz nefis kötülüğü emreder ve arzular’ diyor. İktidarların maalesef böyle kötü bir özelliği var. Gücü ve iktidarı ele geçiren kuvvetli bir muhalefet mekanizmasına sahip değilse, kendisini kuvvetli bir şekilde uyaracak, ikaz edecek bir muhalefet mekanizmasına sahip değilse kendisini de milleti de memleketi zehirliyor. İşte böyle bir tehlike ve böyle tehdit var. Onun için güç ve iktidarı ikaz edecek ‘Ey Sayın Cumhurbaşkanı! Şu kararınız hatalıdır. Hatanızdan dönmek zorundasınız. Bu yanlıştır. Bu yanlış size zarar verecek. Bu yanlış millete zarar verecek. Bu yanlış memlekete zarar verecek. Bu yanlış ümmete zarar verecek’ diyecek bir siyasi mekanizmaya ihtiyaç var, bu eksiklik var. Bu eksikliği giderecek, bu boşluğu dolduracak mevcut siyasi ortam içerisinde yegâne parti HÜDA PAR'dır.” diye konuştu.

“İktidara hesabi değil hasbi bir şekilde hakikatleri hatırlatacak siyasal mekanizmaya ihtiyaç var”

Türkiye’nin 15 Temmuz gibi bir facia yaşadığını, Allah-u Teâlâ’nın lütfu, yardımı ve ikramı, milletin de destansı direnişi ile bu badireyi atlattığını hatırlatan Yavuz,  ancak yeni darbelerle karşı karşıya olduğuna da dikkat çekti.

Yavuz, “Türkiye'nin jeopolitik konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri olduğu müddetçe ki bunlar sona ermeyecektir ve en önemlisi de ülkemizin sınırlarının bir kısmının siyonist terör rejimi israilin ‘Arz-ı Mevud’ dediği yani ‘Allah tarafından bana bahşedilmiş topraklardır,’ dediği bu sınırların içerisinde olduğu müddetçe asla durmayacaklar. Bir daha gelecekler. Onun için çok daha şiddetli bir felaket bizi bekliyor. Ama bunun karşısında gaflet uykusuna yatmış siyasal iktidara hesabi değil, hasbi bir şekilde hakikatleri hatırlatacak ve onları da bunlardan haberdar edecek ‘Yanlış yapamazsınız arkadaş, yanlış yapma lüksünüz yoktur, hakkınız yoktur. Her beraber kaybedeceğiz. Dümeni dosdoğru rotaya çevirmek zorundasınız’ diyecek bir siyasal mekanizmaya ihtiyaç var.” diye konuştu.

“Tehlike kapıdadır”

Siyonist terör rejiminin Türkiye’nin önemli bir kısmını kendi sınırları içerisinde gösterdiğinin de altını çizen Yavuz, şöyle konuştu:

“Amerika Suriye'ye yerleşti. Amerika Irak’ı işgal etmişti. Yavaş yavaş Türkiye’nin sınırlarına doğru da geliyor. İşte böyle bir siyasi atmosfer içerisinde hakikaten iktidarın hiçbir şekilde yanlış yapma hakkı yoktur. İktidar partisinin milletvekilleri hangi gerekçeyle olursa olursun ‘Aman bunu söylersem sayın cumhurbaşkanını kızdırmış olurum. Benim ihalelerim, bir sonraki milletvekilliği adaylığım tehlikeye düşer’ gibi basit bir çıkar kaygısı ile eğer Sayın Cumhurbaşkanını uyarmazlarsa ki, uyarmadıklarını görüyoruz; O zaman tehlike kapıdadır demektir. Muhalefet çok basit hesaplar içerisine girerek, sadece bütün siyasetini Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığına endekslemiş ve bunun dışında farklı bir icraat ortaya koyamıyorsa iş başa düşmüştür. Bizim bir hesabımız yok. Hesabi hareket etmiyoruz. Biz hasbi davranıyoruz. Çünkü burası bizim memleketimiz, bu memleketi bir gemiye benzetiyoruz. Bu gemi su alırsa hep beraber kaybederiz. Onun için biz de hiç kimseden çekinmeden cesur bir şekilde ‘Efendim Sayın Cumhurbaşkanı ne der?’ sorun değil. Biz haklı olduktan sonra hakkı ve hakikati gözledikten sonra adaleti, bu memleketin sulh ve selametini gözettikten sonra gerisi önemli değil. Sizlere temin ederim ki; HÜDA PAR işte bu tonda, dozajda, ve bu muhalefet anlayışını, bu ikaz ve uyarı mekanizmasını Ankara’ya inşallah meclise taşıyacaktır.”

“Halkın beklentileri doğrultusunda adımlar atılmadı”

15 Temmuz'dan sonra halkın beklentileri doğrultusunda adımlar atılmadığına vurgu yapan Yavuz, “15 Temmuz akşamı bizi parçalamak isteyen batılı ve batıcı güçler, işbirlikçi emperyalistler bizim aramızdalar mı? Evet. Peki, neleri ile aramızdalar? Sistemleri ile bizim aramızdalar. Şu anda da idare hukukumuz Fransızlara aittir. Ticaret hukukumuz Almanlara aittir. Ceza kanunlarımız İtalyanlara aittir ve medeni kanunlarımız İsviçre'ye aittir. Bizler evlendiğimiz zaman İsviçrelilere göre evleniyoruz yargılandığımız zaman İtalyanlara göre yargılanıyoruz. İdare hukuku bütün devlet memurlarının, kolluk görevlilerinin uymak zorunda olduğu kanunlar ve tüzükler Fransa idare hukukuna aittir. Bütün tüccar ve esnaflar kanuni anlamda bütün ticaret kanunlarında Almanlara aittir. Yahu Allah aşkına bir kanun yapamıyor muyuz? İşte HÜDA PAR onun için diyor ki; mademki siz bütün bu kanunlarınızı 15 Temmuz akşamı sizi parçalamaya gelenlerin kanunlarıdır. Sadece bu memleketin insanı öldüğü zaman cenaze namazını ve onun defin işlemlerini İslam şeriatına, İslam hukukuna göre yapıyorsunuz. Ayıp değil mi? Bu memleketimiz açısından utanç verici bir durum değil mi? Allah aşkına ne bekliyoruz? İşte HÜDA PAR bu utançtan bu milleti kurtarmak için yola çıkmış ve milletten destek istemesinin sebebi budur.” şeklinde konuştu.

“15 Temmuz şehitlerinin değerlerini siyasete taşıyalım”

“Neden Kopenhaglarda, Viyana’larda, Londra’larda, Brüksel’lerde ve kahrolası Tel Aviv’lerde bu milletin vaktini, nakdini boşa harcıyorsunuz?” diye soran Yavuz, “Geliniz ölçümüz Antep, gazi şehir, Şahinbey olsun. Onlara karşı göğsünü siper etmiş, o insanlar o şehitler neyi talep ettiyse, 15 Temmuz akşamı 250 memleket evladı şehit olan o insanlar ne için şehit oldularsa, hangi değerleri korumak uğruna şehit oldularsa o değerleri siyasete taşıyalım, geciktirmeyelim. Lütfen bu milletin devrimini çaldırmayalım. Biz öyle bir kanun maddesi koyalım ki; bu halkın inancına aykırı hiçbir kanun çıkarılmasın. Ondan sonra da kimse istediği gibi Anayasa’yı delmesin ve garabetler de yaşanmasın. Tanımdan yoksun bırakılmış bazı maddelerin arkasına sığınarak kimse kafasına göre yorumda bulunmasın. Memleketimizi partiler mezarlığına dönüştürmesin. ‘Efendim senin tipini, giyimini, kıyafetini beğenmedim. Senin bu kıyafetin göz estetiğini bozuyor. Efendim modernizme, çağdaşlığa uygun’ değilmiş. Sen kimsin, sana bu hakkı kim veriyor kardeşim. Cephelere geldiği zaman bu cepheye koşup milletini ve memleketini müdafaa eden bu insanlar neden seni rahatsız ediyor? Onların inancı, geleneği, göreneği, kıyafeti ve tesettürü neden seni rahatsız ediyor? İşte bu suiistimalcilere, bu istismarcılara daha fazla fırsat vermemek için HÜDA PAR bu talep ile milletten aldığı bu talebi meclise taşıyacak. İnşallah batının 100 yıldan beridir bize dayattığı siyasal ve ekonomik bütün tasarımları reddederek ve onların yerine yerli milli inanç ve değerlerimiz ile barışık bu memleketin tarihi ile geleneği ile görenekleri, örf ve adetleri ile barışık bir siyasal anlayışı yerleştirecektir.” ifadelerini kullandı.

“Evlatlarımızın eline silah veya molotofkokteyli veren dostumuz değil”

“Hak arama olarak evlatlarımızın eline silah veren, molotofkokteyli veren bizim ve bu milletin dostu değildir” diyen Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Memleketimizin sorunları var, bu sorunları çözmek için iki yol var. Ya çatışma ya anlaşma, uzlaşma. HÜDA PAR çatışmayı ret ediyor. Bu milletin evlatları arasına kan, kin girsin istemiyor ve buna da izin vermeyecek. Silahı, şiddeti bir yolda yöntem olarak reddediyoruz. Hak arama yöntemi olarak ise biz evlatlarımızın eline silah, bomba, molotof veren bizim dostumuz, bu memleketin ve milletin dostu değildir. HÜDA PAR’ın hür kadroları hiçbir sorun şiddetle değil anlaşma ile uzlaşma ve birbirimizi ikna ile çözecek. En önemlisi çözüm merkezi olarak ne Londra’yı ne Brüksel’i ne Tel Aviv’i ne de başka bir güç merkezini değil, Ankara’yı belirleyecek. Sorunlarımız Ankara'da çözülecek. Evet, birbirimizi ikna edeceğiz. Son dönemlerde HÜDA PAR’ın aldığı kararların altında yatan ana etken budur. HÜDA PAR olarak kararlarımızın arkasındayız. Ama devamının da arkasındayız. Hesabını da sorarız.”

“Ekonomi yerli ve milli hale getirilmelidir”

Ekonominin yerli ve milli hale getirilmesi gerektiğini belirten Yavuz, “Ekonomimizin durumuna bakın esnafımız kan ağlıyor. Yahu 11 ve 12 bin kilometre öteden Amerika Merkez Bankası hapşırıyor ama Gaziantepli esnafımız burada zatürreeye düşüyor. Bu Allah’tan reva mıdır? Amerika Merkez Bankası spekülatif bir şekilde piyasalara müdahale ediyor. Doların seyrini dalgalı bir hale getiriyor ve ondan sonra Türkiye’de ekonomik deprem yaşanıyor. Biz bu dolara da faize de mahkûm değiliz. Onlar bize bunu dayatıyor, teslim olmayalım. Bu küresel baronlara teslim olmayalım. Bir sermaye imparatorluğu kurmuşlar faize dayalı bu sistemi, bereketi aramızdan kaldıran Allah’ın yasakladığı ve milletimizin de kerih gördüğü, aslında bulaşmak istemediği ama bulaştırıldı değil mi? Acaba bankalara borcu olmayan var mı? İçimizde acaba bankalara borçlanmayan kaldı mı? Aylık hareketlerini görüyorsunuz değil mi? Cüzdanında 5-10 bankanın kredi kartları gelir gideri karşılamayınca kendisinin de masum evlatlarının da canına kast eden aileleri görüyoruz, değil mi? Bunu bu millete yapmak reva mıdır? Yeryüzünün deccalı bu ekonomik sistemle zehirli bir balı insanımızın önüne koymuş, insanımız o balın zehirli olduğunu bilmiyor. Geçen parmağı ile tadına bakıyor. Tadına baktığı zaman zehirleniyor. O balı oradan kaldıracak olan sensin. Halkı suçlama. Sen o balı kaldıracaksın. Bu millete helal bir balı vereceksin ki bu millet bulaşmasın, bulaştırma. Buna engel olacak olan siyasi mekanizmadır. İşte HÜDA PAR milli ve yerli bir ekonomiyle halkının karşısında.” dedi.

“Yolsuzlukla, rüşvetle, israfla etkin bir şekilde mücadele edeceğiz”

Kamudaki israfa da dikkat çeken Yavuz, “Öncelikle şu kamu ve bütün resmi kurumlarında başının almış giden şu israfa bir son vereceğiz. Hiç kimse tüyü bitmemiş yetimin malını istediği gibi kullanamayacak. Devlet kurumlarında ya da özellikle belediyelerde iş adamlarımız öyle söylüyor. İnşaat mütahitlerimiz öyle söylüyor. ‘Bırakın bir odadan başka bir odaya bir masadan başka bir masaya rüşvet vermeden geçemiyoruz’ diyorlar. Toplumsal felaketimiz budur. Amerika'nın işini kolaylaştıracak olan budur. İsrail'in işini kolaylaştıracak olan budur. Eğer bozukluk içimizde olursa Amerika'nın da işi kolaylaşır. Son bir hamleyle bir fiske vuruşuyla seni halt eder. HÜDA PAR buna müsaade etmeyecek. Yolsuzlukla, rüşvetle, israfla etkin bir şekilde mücadele edecek. Bunu yapan ihanet ettiğinin farkına varacak ve hainliğinin bedelini de çok ağır bir şekilde ödeyecektir. Kim olursa olsun.” dedi.

“Üretime dayalı ekonomi modelini bu halka hediye edelim”

“Komşularımızla aramızı kötü etmemek lazım” diyen Yavuz, “Amerika'nın ajandasına göre hareket etmemek lazım. Amerika Suriye'yi karıştırmak istiyor muş. Beni ilgilendirmez. Mümkün mertebe engel olmaya çalışırım. Suriye'nin başında zalim bir diktatör olabilir. Ama Amerika geldiği zaman çok daha büyük zulümlere imza atacaktır. Onun için komşularımızla aramızı iyi tutacak. Bizim ihtiyacımız olan gazın ve petrolün komşularımızda olduğunu, onların ihtiyacı olan her şeyin de bizde olduğunu bilelim. Sınır kapılarımızı açtığımız zaman biz onlardan petrol ve gaz alıp onlara da Gaziantep'in organize bölgelerinden çıkan inşaattan gıdaya, tekstilden teknolojik malzemelere kadar İstanbul, Antep ve Türkiye piyasasından binlerce kalemde gıda mamulü ürün sattığımızda emin olabilirsiniz bu millet ne faize ne de dolara mahkûm olacak. Yerli ve milli ekonomi modelini, üretime dayalı ekonomi modelini bu halka hediye etmezsek ‘Aman Amerika ne der, batı borsaları buna ne tepki gösterir, aman kredi derecelendirme kuruluşları nasıl bir tepki ortaya koyar’ fincancı katırlarını ürkütmeme adına bundan vazgeçersek hep beraber kaybederiz. Bizi bölmeye, yıkmaya parçalamaya çalışan merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle ‘Size çoktan beridir diş biliyor, evvela parçalamak sonrada yutmak diliyor.’ Bunu 100 yıl öncesinden söylemiş. Tetikte bekleyen bu emperyalist güç odakları bir fiske vuruşuyla seni alt edecekler. Gelin 15 Temmuz gibi bir mesele yaşanmış bu millete bu milletin özünden gelen inancından, değerlerinden ve kültüründen gelen siyasal ve ekonomik kazanımları da hediye edelim.”

“Millet bir af beklentisi içerisindedir”

Milletin bir af beklentisi içerisinde olduğunu ve bunda da haksız olmadığını ifade eden Yavuz, “Evet bir sosyal barışa ihtiyaç var. Şu anda bu memleketin zindanlarında 254 bin mahkûm var ve 7 buçuk milyon ceza dosyası yüksek yargıda bekliyor. Bu korkunç bir rakamdır. Bunları altı ile çarpmamız lazım. Her bir dosyanın iki tanığı, iki sanığa iki de şikâyetçisi var. Toplam 45 milyon insan ediyor. Memleketin 80 milyon evladının 45 milyonu neredeyse yarıya yakınını bir şekilde sürünüyor. Nedenini söyleyeyim. Bu mahkûmiyet kararlarının altında imzası bulunan hâkim ve savcıların en az üçte biri FETÖ terör örgütü mensubu oldukları gerekçesiyle cezaevinde. Yani bir terör örgütünün mensupları savcı ve hâkim kılıklı mensupları bu mahkûmiyet ve tutukluluk kararlarını vermişler. Geriye kalanını da 28 Şubatlarda apoletli generallerden brifing alan 28 şubatçı darbeci zihniyete mensup. Arkadaş buraya bir el atmak gerekiyor. Mademki terör örgütü mensupları bu kararları vermişler o zaman bu kararları yok saymamız lazım. Bu kararların altında imzası bulunan bu hâkim ve savcılar cezaevindeyse onların cezaevlerine attıklarını serbest bırakmak lazım.” diye konuştu.

“Türkiye'yi utançtan kurtaracak parti HÜDA PAR’dır”

Güvenlik soruşturması ve mülakatlarla memur adaylarının önlerine engellerin konulduğunu belirten Yavuz, konuşmasına şöyle devam etti:

“Yine OHAL ilan edildi, güzel. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Biz darbeciye OHAL vatandaşa normal hal’ dedi. Eyvallah, ama geldiğimiz şu aşamada lütfen bakın sapla saman birbirine karıştı. Suçlu ile suçsuz ayrımı yapmadan mülakat usulleri ile partizancılık taşıyan ve maalesef FETÖ’nün ve Ergenekon'un oluşturduğu istihbarat hafızasıyla güvenlik soruşturmaları bir zülüm haline dönmüştür. Ne tuhaf değil mi? FETÖ ile mücadele ediyorsunuz Ergenekon ile mücadele ediyorsunuz ama her iki terör örgütünün oluşturduğu güvenlik, istihbarat hafızası şu an olduğu gibi duruyor. Bu milletin 22 yaşındaki evlatlarını ‘Ama şu görüştendir, ama bu görüştendir’ diye bu hafızaya vuruyorsunuz ve işe de almıyorsunuz. Bu yanlıştır. Türkiye'yi bu utançtan kurtaracak parti HÜDA PAR’dır. HÜDA PAR, mazlumların sesini, nefesini Allah’ın izniyle meclise taşıyacak, haksızlığın karşısında duracak ve sap ile samanı birbirinin karışmasına engel olacaktır.” dedi.

 “Bedelli askerlik çözüm değil”

Bedelli askerliğin her seçim döneminde gündeme geldiğini belirten Yavuz, “HÜDA PAR diyor ki; ‘Bedelli askerlik bir çözüm değil, artık profesyonel orduya geçmenin zamanıdır.’ Askerlik yapmak istemeyen insana zorla askerlik yaptırma. Bu işin gönüllüleri var. Onları güzelce eğit, iyi bir maaş ver. Artık bütün dünyada da askeri alandaki başarılar ordunun sayısının fazlalığıyla değil kaliteli ve nitelikli insan gücüne ölçülüyor. O zaman bir an önce ve ikide bir her seçim dönemlerinde ‘Bedelliyi çıkardık, çıkaracağız’ bu pansuman bir tedavidir. Palyatif bir çözümdür. Lokal bir çözümdür. Buna son verelim. Gönüllü olan gelsin iyi bir eğitimden geçsin, iyi bir maaş verilsin. Askerlik yapmayan tek bir vatan evladını da bunu ihanet olarak değerlendirmeden bilakis işin nitelikli ve kaliteli getirerek bu işi kökünden çözelim.” çağrısında bulundu.

“Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gaflet uykusunda”

Türkiye’nin tarım ürünlerini ithal eden bir ülke konumuna geldiğini belirten Yavuz, “Ben ilkokuldayken öğretmenlerimiz bize iftihar ile ‘Biz Türkiye’de tarım noktasında kendi kendine yeten dünyanın belki de en önemli ve tek ülkelerinden bir tanesiyiz.’ Ama bu artık hayal ve rüya oldu. Biz artık buğdayı ithal ediyoruz. Maalesef bunları hatırlatmak zorundayız. Biz eti artık ithal ediyoruz. Köylü bir vatandaş süt ve yumurta ihtiyacını tedarik etmek için şehre geliyorsa, bunları şehirden tedarik ediyorsa bir şeyler dönüyor. Dönen şeyin ne olduğunu biz sizlere izah edelim. Küresel haydutların emrinde bir sermaye imparatorluğu var. Bu sermaye imparatorluğu ise birkaç siyonist ailenin elindedir. Bunlar dünyanın servetinin yarısından fazlasını ellerinde bulunduruyorlar. Şeytanı bile şeytanlarından utandıracak hile ve kumpaslarla ülkelerin tarım rejimlerini değiştiriyorlar. Örneğin diyorlar ki; şu kaleme destekleme vereceğim, fonlayacağım, şu kurumun fonlarından fon aktaracağım. Biz de ‘Allah razı olsun’ diyoruz. Ne kadar güzel iyiliğimizi istiyor. Ama adam ne yapıyor biliyor musunuz? Kendi belirlediği kalemlere belli ürünlere ‘Destekleme vereceğim’ diyor. O ülkedeki bütün köylüler buğday, nohut ve mercimek ekimini bırakıyor. Siyonist aileler tarafından öz sermaye imparatorluğu tarafından belirlenen kalemle rekabet ediyor. 5-10 yıl sonra artık o küresel imparatorluk ‘Kardeş buraya kadar, bu değirmenin suyu buraya kadar’ diyor. ‘Artık sana destekleme veremeyeceğim’ diyor. Yahu ‘Ben tarım topraklarımın hepsini senin dediğin ürünlerle doldurdum, bunun geriye dönüşü de yok. Ben ne yapacağım?’ Çok basit. ‘Benden faizli kredi alacaksın.’ Bitti mi, seni esir etti mi? Peki Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ne yapıyor? Gaflet uykusunda gaflet.” ifadelerini kullandı.

“Hep beraber kaybetmeyelim diye siyasi mekanizmayı gelin uyaralım”

HÜDA PAR olarak bu gaflet uykusuna yatanları uyandıracaklarını belirten Yavuz, şunları söyledi:

“Ey HÜDA PAR’lı kardeşlerim! Biz bu gaflet uykusunda olanları uyandıralım mı? Dün Batman’da da söyledim. Bugün de Gaziantep'te söylüyorum. Allah'ın izni ve iradesi ile bu gaflet uykusuna dalmış insanları uyandırmak için tek bir insan yeter. Bir yerde, bir salonda bin kişi de uyusa o uyuyanların tamamını tek bir harf bir hasbi insan uyandırabilir. İşte HÜDA PAR; gaflet uykusuna yatmış, tehlikenin sinsi bir şekilde nereden geldiğini bilmeyen, kendisine verilen o lütufları kör sayan, bu gaflet uykusuna dalmış, uyumuş olanları Allah’ın izniyle uyandıracaktır. Milletimizden bizim meclise göndermeleri için destek ve oy talebinde bulunmamızın sebebi işte budur. Memleketimiz kaybetmezsin ve hep beraber kaybetmeyelim diye siyasi mekanizmayı gelin uyaralım. Cesur bir şekilde ama çatışmadan, ama silah kullanmadan, hakaret, küfür ve tekfir etmeden uyaralım. Bizim bu uyarı ve ikazlarımız ile bu gaflet uykusunda yatanlar uyansınlar. Hep beraber inşallah güzel ve umut dolu günlere kürek sallayalım, yelken açalım.”

“Aileleri sağlam olan devletler güçlü olur”

 Ailenin bir toplumun temel taşı olduğunun altını çizen Yavuz, “Bir aile ne kadar güçlü, sağlam olursa devlet o kadar güçlü olur. Çünkü aile devletin küçük bir modelidir. Aileleri sağlam olan devletler güçlü olur. Aile yapıları bozuksa bir devletin o devlette maalesef çürük olur. Peki, biz ne yapıyoruz? İşte aile koruma kanununu yine biz batıdan almışız. Allah aşkına bize kıran mı girdi? Bir erkek eşine olmaması gerekir de hiddetleniyor, bir şiddet uyguluyor. Elbette yanlıştır. Peki, bu kadın eğer karakola sığındığı zaman ne oluyor karakol bu kadına el koyuyor. ‘Kardeşim sen bu kadına şiddet uygulamışsın. Efendim İsviçre’den aldığımız kanunlara göre sen artık eşin ile görüşemeyeceksin. Bu nasıl bir kanundur? Bir an önce bu aileyi koruma kanunu ismi altında bu memleketin geleneklerine, göreneklerine, aile, ahlaki ve inanç yapısına uymayan bu aile kanununu def edelim. Bu memleketin güvendiği kanaat önderleri, büyükleri, aksakallıları var. Hakem olarak devreye girerler ve bu meseleyi de çözerler. Ey devlet! Allah senden razı olsun buraya girme, elini bu ailenin içerisine koyma bu halk, millet bu meseleyi çözmüş. HÜDA PAR bunu da meclise taşıyacaktır.”diye konuştu.

“Hodri meydan”

Yavuz, son olarak şunları söyledi: “Bu memleketin sorunları bunlar. Eğer bu memleketin sorunlarını kendi içimizde dinamiklerimiz ile kan dökmeden, kin serpmeden, çatışmadan tek bir evladımızın, tek bir kardeşimizin, vatandaşımızın ve bu memleketin evladının burnu dahi kanamadan çözersek Amerika ister doğudan gelsin ister batıdan. İster kuzeyden gelsin ister güneyden hodri meydan. Şahinbey gibi Kahramanmaraş’taki Sütçü imam gibi bu millet Türk’üyle, Kürd’üyle, Arab’ıyla, Çerkez’iyle bu Millet-i İbrahim. Bu İslam ümmeti yeniden göğsünü siper edecek ve o tehlikeyi inşallah taraf edecektir. Ama eğer biz kendi içimizde ve kendi eksikliklerimizi, yanlışlarımızı, bizi felakete götürecek olan bu kocaman büyük devasa sorunlarımızı çözmezsek onların işini kolaylaştırmış oluruz. İşte HÜDA PAR’ın milletine vermiş olduğu söz budur. Bütün sorunları tek bir insanımızın burnunu kanatmadan, kimseyi incitmeden, hakaret etmeden ama gerçeği ile en gür bir ses ile mecliste dile getirerek, sükûnetle bu meseleleri inşallah çözecektir.” (İLKHA)

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

Türkiye sandık başına gidiyor

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.