Yavuz: HÜDA PAR siyasetinin merkezinde insan ve adalet vardır!
HÜDA PAR Ceylanpınar İlçe Kongresine katılmak üzere Şanlıurfa'ya gelen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, iç ve dış gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Suriye meselesinden, IKBY’deki referanduma, çözüm sürecindeki yanlışlardan muhalefet anlayışlarına dair birçok konuda önemli değerlendirmelerde bulunan Yavuz, HÜDA PAR siyasetinin merkezinde menfaat değil, "İnsan ve Adalet Vardır." ifadelerini kullandı.
HÜDA PAR siyasetinde tek bir insanın hak ve hukukunun dahi kutsal olduğunu söyleyen Yavuz, “HÜDA PAR’ın eksene koyduğu iki temel kavram var: Bunlardan biri insandır, diğeri ise adalettir. İnsan Kur’an'ın da merkezindedir. Türk’ten, Kürt’ten, Arap’tan, İngiliz’den, Laz’dan, Çerkez’den değil insandan bahsediyoruz. İnsanın hayatını hiçbir çıkara feda edemezsiniz. Ettiğiniz zaman ortalık kaos ile neticelenir. Kargaşa, cerbeze, iç savaş olur. Müslüman kimliğinizle bunu yaparsanız çok daha ağır bir kabahat ve zulüm olur. Neyi hedeflemişseniz tersiyle ceza bulursunuz. Onun için insanı merkeze alıyoruz. Her şey insan için... Rabbimiz kâinatı, rüzgârı, güneşi, ayı, yıldızları insanların emrine musahhar etmiş, boyun eğdirmiş. Devlet de, din de insan içindir. Onun için HÜDA PAR siyasetinde tek bir insanın hakkı ve hukuku bütün insanların hakkı kadar kutsaldır. Hayat hakkı gözden çıkarılamaz. Eğer siz devletinizi, örgütünüzü veya partinizi kutsar, insanın hakkını bir kenara bırakırsanız, gömleğinizin ilk düğmesini yanlış iliklemişsiniz demektir. Bunun için ‘İnsanlık onuru ve adalet için HÜDA PAR!’ diyoruz” dedi.
“Yanlış yolda dörtnala koşan bir yarış atı olmaktansa, doğru yolda kaplumbağa olmayı tercih ediyoruz!”
HÜDA PAR için ‘siyasetten anlamıyorlar’ sözlerine de açıklık getiren Yavuz, “Zaman zaman siyasetten anlamadığımız şeklinde kimi çevrelerce bazı sözler sarf edildi, ediliyor. Bu kafayla bir yere varamazsınız, deniliyor. Biz de soruyoruz: Bir yere varmak ne demek? Eğer bir yere varmak yalan söyleyerek, iftira atarak, haram yiyerek, insanların haklarına ve hukuklarına tecavüz ederek dünyalık bir menfaat elde etmek ise, 550 milletvekili almaksa, Türkiye’deki bütün belediyeleri ele geçirmek ise Allah o günü bize haram kılsın ve nasip etmesin. Ama eğer bir yerlere gelmek; Allah’ın tarif ettiği gibi Allah’ın bütün kullarına hizmet etmeyi, insanların haklarına ve hukuklarına riayet etmeyi, aleyhe dahi olsa adaletle davranmayı, insanlığın hem dünya hem de ahireti için gece gündüz çalışmayı ve bunun da karşılığını sadece ve sadece Allah’tan beklemeyi gerektiriyorsa, ki biz böyle olduğuna inanıyoruz, biz buna talibiz. Biz bunu gerçekleştireceğiz. Başından beri söylediğimiz şudur: 'Yanlış yolda dört nala koşan bir yarış atı olmaktansa, doğru yolda çok yavaş yürüyen bir kaplumbağa olmayı tercih ediyoruz.' Nasıl ki devletler çıkarlarını önceler ve bir tercih yaparlar, biz de bir tercih yapıyoruz. Bizim için bu tercih, varlığımızın gayesi ile doğru orantılıdır.” ifadelerini kullandı.
“16 Nisan referandumuna destek verdik. Önümüze gelirse bir daha destek veririz”
Kimsenin teşekkür etmesini beklemeden 16 Nisan referandumuna destek verdiklerini söyleyen Yavuz, “İyiye hep destek verdik. 16 Nisan referandumunda bütün itirazlara rağmen, bütün suçlamalara rağmen, bir partinin gölgesinde siyaset yapma suçlamasına rağmen, kınayıcının kınamasından korkmadık. Statükonun değişmesi yönünde, anayasanın değiştirilmesi yönünde atılan adımı eksik de olsa değerli gördük ve destek verdik. Önümüze gelirse bir daha destek vereceğiz. Bundan yana bizim tereddüdümüz yoktur. Biz 1982 anayasası, askeri cunta sonucu orta çıkmış bu anayasanın değiştirilmesini, bu millete yapılacak en büyük iyilik olarak görüyoruz. Dolayısıyla bunu desteklemek, iyilik üzerine yardımlaşma, kötülük üzerine ise yardımlaşmama ile emrolunmuş bizlerin varlık gayesine uygundur. Ama yapılan yanlışlıklara hayır diyoruz ve destek vermiyoruz.” ifadelerine yer verdi.
“Suriye meselesi ilk olarak başladığı zaman insanı eksene aldık”
Suriye meselesi ilk olarak başladığı zaman insanı eksene aldıklarını sözlerine ekleyen Yavuz, "Dedik ki Suriye’de despot bir rejim var, halkına zulmediyor. Bu doğrudur. Fakat bu yönetimin değiştirilmesi için silahı elinize alırsanız, Suriye’nin dostları diye kendilerini tarif eden ama Allah’ın ise 'düşmanlarım' diye tarif ettiği o vasıflara uygun Batılı devletlere güvenirseniz ortalık karışır dedik. Buraya silahlı bir desteğin verilmesi, yönetimin askeri yöntemlerle değiştirilmesi bu milleti perişan edecek, gariban ve masum insanların ölümüyle neticelenecek ve ortalık karışacak dedik. Onun için zaman zaman söylüyoruz hükümetin ve Sayın Cumhurbaşkanının yanında Hz. Ömer’in dostları gibi dostlar lazım. Düğmesini ilikleyecek 'efendim almış olduğunuz bu karar yanlıştır. Bu yanlışlar size, memleketimize ve İslam alemine çok büyük felaketler getirecek. Lütfen bu yanlış karardan dönün' diyecek Hz. Ömer’in dostları gibi dost lazım. Biz bunu çok söyledik ama herhalde sesimizi duyuramadık. 'Devletin çıkarı bunu gerektiriyor. Bizim ABD ile hareket etmemizi gerektiriyor. Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya ve Suud cephesi, Esat’ı devirmeyi kafasına koymuş onun için bizim devletin çıkarı da burdadır' denildi. İşte çıkara göre hareket etmenin bize nasıl ağır bir bilanço bıraktığını belki Türkiye’de en iyi bilen Ceylanpınar’dır.” dedi.
“Suriye meselesinde ABD, İsrail, İngiltere ve Rusya kazandı. Fiili olarak coğrafyamızı işgal ettiler”
HÜDA PAR olarak insanı ve adaleti her şeyin üzerinde tuttuklarını sözlerine ekleyen Yavuz, şöyle devam etti: “Bir milyona yakın insan öldü. 10 milyonun üzerinde insan muhacir duruma düştü. Aziz İslam’ın medeniyet merkezleri olan Şam, Halep, Deyrezor, Rakka, İdlip ve Telabyad yerle bir oldu. Annesinin sımsıcak kucağından soğuk denizlere akan bebek cesetlerini unutmadık. Kim verecek bunların hesabını. Hangi günahlarından dolayı katledildiler. Kendi memleketinde onurlu ve haysiyetli bir yaşam sürdürürken dilenciliğe mecbur ve mahkum edilen bu insanların hesabını kim verecek. Eğer siyasetin, partinin ve devletin eksenine çıkar ve menfaati koyarsanız altından kalkamayacağınız vebal yüklenmiş olursunuz. Onun için HÜDA PAR olarak insan onuru ve adaleti, neye mal olursa olsun, her şeyin üzerinde tutuyoruz. Suriye halkı kazandı mı? Hayır. Türkiye kazandı mı? Hayır. İslam coğrafyası kazandı mı? Hayır. Hepimiz kaybettik. Peki, kim kazandı? ABD, İsrail, İngiltere ve Rusya kazandı. Fiili olarak coğrafyamızı işgal ettiler. Evet, iyiliği destekleriz ama kötülüğün arkasında asla olmayız.”
“HÜDA PAR’ın muhalefet anlayışı çok anlaşılmıyor”
Muhalefeti insani, İslami, vicdani, ahlaki üslup içinde kalarak yaptıklarını ifade eden Yavuz, “HÜDA PAR’ın muhalefet anlayışı çok anlaşılmıyor. Çünkü 'Mevcut politik düzen içerisinde bir parti ya iyidir ya da kötüdür. Hele hele rakibimizse onun iyiliği yoktur' anlayışı hakim. Allah’a sığınıyoruz. Bu bizim üslubumuz ve ahlakımız değil. Biz eleştirilerimizi yaparız, muhalefetimizi yaparız ama insani, İslami, vicdani, ahlaki üslubumuzun içinde kalarak yaparız. Bir şeyin yanlış olduğunu dile getirmek için küfretmeye, hakaret etmeye gerek yoktur. Yanlışını ortaya koyarız zira akıl sahibi her insan ‘doğruya doğru’ der. Doğrunun önünde kimse duramaz. İşte hep beraber görüyoruz Suriye’yi.” diyerek muhalefet anlayışlarına dikkat çekti.
Çözüm sürecinde yapılan yanlışlıklar Suriye meselesinde de yapıldı
Çözüm sürecindeki yanlışlıklar ile Güneydoğu bölgesinde, Kürdistan coğrafyasında Suriye’yi aratmayan görüntülerin yaşandığına dikkati çeken Yavuz, “Çözüm süreci başlayınca 'PKK silah bırakacak, her taraf güllük gülistanlık olacak' dediler. Kulağa hoş geliyor tabi. Bu toprakların üzerinde emperyalist hesapları olan güçler buna müsaade etmezler dedik. Sizin o günkü menfaatiniz PKK ile bir anlaşma imzalamak idi, Suriye meselesinde de Amerika, İngiltere ile çıkarlarınız gereği anlaştınız. Bakın ikisinde de kafanızı duvara tosladınız. Suriye’de neler oldu, çözüm sürecinde neler oldu. Kürtlerin yoğun olarak yaşamış olduğu bölgeler Diyarbakır’da, Mardin’de Güneydoğu’nun Kürt Coğrafyasının değişik illerinde Suriye’yi aratmayan görüntüler yaşandı. Bu memleketin binlerce evladı hayatını kaybetti. Keşke yetişebilsek, ellerinden tutabilsek, onların ellerine silah ve Molotof yerine kalemi ve Kur’an-ı tutuşturabilsek. Yaşatabilsek ve bu memleket için siyasi fikirleriyle, özgün duruşlarıyla, bilgileriyle faydalı olacak insanlar haline getirebilseydik. Bunda herkesin kabahati var. Binlerce insanımızı işte bu çukur, hendek meselesinde, önceki süreçte örgütün ve onun yandaşı siyasi hareketin tek başına muhatap kabul edilmesiyle ve bunun da övüne övüne anlatılmasıyla ne hale geldiğini hep beraber gördük.” dedi.
“Muhalefet anlayışımız ezber bozuyor!”
“HDP tek başına muhataptır denildiği zaman bunu nasıl yanlış gördüysek, HDP hiç muhatap değildir denildiği zaman da buna yanlış dedik” ifadelerini kullanan Yavuz, insanların bu tavra şaşırdığını dile getirdi. Yavuz, "Evet, bu ezber bozan âdil bir yaklaşımdır. Bundan dolayı HÜDA PAR toptancı bir anlayışla bir şeye ya da kesime ya tamamen iyidir ya da tamamen kötüdür demez. Bir kişinin veya bir partinin doğruları da vardır yanlışları da. Doğrularını destekleriz, yanlışlarını da eleştiririz. Mümkünse onları yanlış yapmaktan alıkoyamaya çalışırız. Bu sadece AK Parti hükümeti, Sayın Cumhurbaşkanı özelinde değil, bütün partiler için böyledir. Biz HDP tek başına muhataptır denildiği zaman bunu nasıl yanlış gördüysek, HDP hiç muhatap değildir denildiği zaman buna da yanlış dedik. Onun için devleti, siyaset mekanizmasını itidalli olmaya davet ediyoruz. Vasata çekmeye çalışıyoruz. Uçlara kaçma, ifrata ve tefrite kaçma, bu işin bir vasatı var. HÜDA PAR siyasetinde olduğu gibi insan merkezli ve adalet temelli hareket ettiğiniz zaman sizin kalbiniz, vicdanınız halka karşı da, Hakk’a karşı da müsterih olur. Bakın, halen devletin zihninde ve anayasada kavmiyetçilik var. Bu memlekette yaşayan herkes Türk olarak kabul ediliyor. Buraya müdahale etmeye çalışan, burayı karıştırmaya çalışan şer güçler, bundan hareket ederek bu açık alanı doldurmaya ve buraları karıştırmaya çalışıyorlar. İnsanımızı bizden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Gelin bu yanlıştan dönün, bir kavmin üstünlüğünü esas alan bu ulusçu anlayıştan uzaklaşın. Bu insanları kaybedersiniz ve bu yanlış anlaşılmayı halkların içerisine bir çatışma sebebine dönüştürürsünüz.” ifadelerini kullandı.
“IKBY’deki referandum sonrası yaşanan tutumlar iz’an ve itidalden uzaktır”
Siyasetin fabrika ayarlarına dönmesine ihtiyacı olduğunu söyleyen Yavuz, “IKBY’deki referandum ile ilgili söylem ve söylentilere bakın. Türkmenlerin hakları esas alınıyormuş güya. Çin zulmü altında inim inim inleyen Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri için niye harekete geçmiyorsunuz? Öyle ya, Çin ile ortak çıkarlarımız var. İşte görüyoruz ki burada da esas alınan yine çıkar. Peki, Kerkük’te Kürtler, Araplar var, onların haklarına bir zulüm olsa bir tecavüz olsa onların yardımına koşmayacak mıyız? Kavmiyetçiliği mi esas alacağız. Hayır, kavmiyetçiliği esas almayacağız. İnsanı esas almamız gerekiyor. Biz oradaki Türkmen’e Türkmen gözüyle bakmıyoruz, insan gözüyle bakıyoruz. Kürtlere, Araplara insan gözüyle bakıyoruz. Müslüman olmayana da insan gözüyle bakıyoruz. Hakkının ve hukukunun müdafaa edilmesi gerekiyor. Ne demek Türkmenlerin hakları var ve onlara yardıma gideceğiz. Siz ayrımcılığı kendi elinizle besliyorsunuz ve bunu kendi insanınızın içine kendi elinizle sokuyorsunuz. Böyle yapmaya devam ederseniz, halkların arasına ayırım koyarsınız. Memleketin altına dinamit koyarsınız. Bu memleketi karıştırıp, parçalamak isteyen kirli ve habis ellere, uzun dillere fırsat vermiş olursunuz. Siyasetin fabrika ayarlarına dönmesine ihtiyacı var. 100 yıllık bir kirlenmişlik var. Bize, Türk’e, Kürt’e, Arap’a şeref veren aziz İslam’ı devlet mekanizmasından çıkararak, toplumsal mekanizmadan çıkararak bu memlekete kötülük yapıldı ve maalesef siyaset kurumu, idare mekanizması fabrika ayarlardan uzak düştü.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.