"Gazze'de süt yok, acı mercimek var"

"Gazze'de süt yok, acı mercimek var"
Gazze'deki sistematik soykırım aralıksız devam ediyor. İşgalci siyonist rejim tarafından soykırım kapsamında denenmedik hiçbir taktiğin kalmadığı Gazze'de, kitlesel aç bırakma zulmünün en şiddetli günleri yaşanıyor.

Filisitin Haberleşme Merkezi (PALİNFO) tarafından hazırlanan rapora göre, Gazze'de gıdaya dair neredeyse hiçbir şeyin kalmadığı, bu durumdan en çok bebeklerin zarar gördüğü ve şuana kadar yetersiz beslenmeden dolayı en az 55 bebek ve çocuğun hayatını kaybettiği aktarıldı.

Yayımlanan raporun tamamı:

"Gazze’de hayat artık zamanla değil, hayatta kalmayla ölçülüyor. Çocukluk artık kahkahayla değil, çaresiz annelerin göğsünde sessiz ağlayışlarla tanımlanıyor.

Yırtık çadırların altında ve boşlukla inleyen hastanelerde anneler bebeklerine “mercimek çorbası” içiriyor. Başka seçenek yok. Ne ilaç var, ne süt, ne de onları dinleyen biri.

Han Yunus’taki Nasser Tıp Kompleksi’nin solgun duvarları arasında doktorlar, yavaş yavaş boğulan yüzlerce prematüre bebek karşısında çaresiz.

Bu bebeklerin yaşam kaynağı olan mama ve tıbbi süt tükenmiş durumda. Ne eczanelerde, ne depolarda, ne de pazarlarda bulunabiliyor.

Kompleksteki bir doktor, yaşananların “eksiklik” değil, “yaşama hakkının tamamen çökmesi” olduğunu söyledi. “Bebekler sessizce ölüyor” diyerek, kuvözlerde kalan son “1 numaralı mama”nın sadece birkaç saat içinde biteceği uyarısında bulundu.

Al-Cela Caddesi’nde, kuşatma altında doğmuş yamalı bir çadırın altında Azhar Muhammed, mama bulamayınca üç aylık kızı Hoor’a mercimek çorbası içiriyor.

Hoor, kasten uygulanan aç bırakma politikalarının doğrudan kurbanı olmuş. İshal ve susuzluk çekiyor; doktorlar, uygun beslenme sağlanmazsa durumunun kötüleşeceğini söylüyor.

Savaş öncesi sadece birkaç dolara alınabilen bir kutu mama artık 90 dolara mal oluyor—bu rakam, yaygın işsizlik ve bilinçli ekonomik yıkım ortamında ulaşılamaz bir seviyede.

Sadece beş günlük beslenme imkânı, sonra anne yeniden başlıyor aramaya: pazarlarda, hastanelerde, yoldan geçenlerin gözlerinde…

Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, prematüre bebekler için kullanılan tüm tıbbi mamalar LF, AR, Isomil ve soya bazlı sütler dahil tamamen tükenmiş durumda.

Geriye kalan az miktar, yalnızca en kritik vakalara ayrılıyor. Aylık 500 kutu tıbbi süte ihtiyaç duyan El-Rantisi Çocuk Hastanesi’nin elinde artık yalnızca o mamaların hatırası var.

Sadece mayıs ayında, beş yaş altı çocuklarda 5.119 ciddi yetersiz beslenme vakası tespit edildi. Bunların 636’sı akut yetersiz beslenme vakasıydı, açlığın açık göstergesi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre en az 55 çocuk açlıktan öldü.

İsrail, çocuklara yönelik ağır ihlaller nedeniyle BM’nin kara listesine alınmasına rağmen suçlar hız kesmeden devam ediyor.

Sınırlar kapalı, yardımlar sınırlarda tutuluyor ve açlık, sistematik imha aracı olarak kullanılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü’nün 8. maddesinin açık bir ihlali.

Suç belgelenmiş, kurbanlar belgelenmiş, sessizlik ifşa edilmiş ama adalet ertelenmiş.

Gazze’deki kuvözlerdeki bebeklerin görüntüleri, kıyamet filmlerini andırıyor; açlık masumları katlediyor, insanlık ise politikanın ipine asılı kalıyor.

Bu çocuklar “sınır kapatması”nın ne olduğunu bilmez, “kara liste”nin ne anlama geldiğini anlamaz, süt ile “mercimek çorbası”nı ayırt edemez ama bir şeyi bilirler: açlık.

Uluslararası Adalet Divanı’nın emirlerine rağmen tıbbi süt, gıda ve ilaç girişinin hâlâ engelleniyor olması, Gazze’de yaşananların sadece bir kuşatma değil, sessiz bir soykırım olduğunu gösteriyor.

Bebek Hoor, Nasser Hastanesi’ndeki bebekler ve El-Rantisi’deki prematüreler, hepsi şu anda açlığın ve sessiz ölümün rehinesi durumunda, bölgesel savaşın dumanına kör olmuş bir dünyanın içinde.

Gazze’de çocukluk annelerin kollarından çalınıyor, hayat ise boş biberonlara gömülüyor."

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.