Gerçek İki Yüzlüdür, İnsanlar da Öyle!
Sabah, yine sabah olmuştu… Günlerden Pazar. Hava yağmurlu. İki gözlü, bahçeli bir evde yaşlı annesiyle tek başına yaşayan, hayattan yorulmuş Melih pencereden dışarıyı yorgun ve dalgın gözlerle izliyordu. Neyi düşünüyordu acaba böyle? Okulu mu, arkadaşlarını mı? Yoksa bir sevdiği mi vardı?
Belli ki bir sıkıntısı vardı. Sadece kendi biliyordu yaşadıklarını. Kimseye anlatmıyor içindeki acıları, hayal kırıklıklarını. Anlatırsa arkadaşlarının ona acıyarak bakacaklarını düşünüyor ve bu yüzden saklıyordu hayattan yorulmasına neden olanları.
Annesi bir gün Melih’i yine düşünceli gördü ve ona:
-‘Hayattaki tek dayanağım, kalbim, canım Melih’im canını sıkan bir şey mi var? ‘ diye sordu.
Melih: Hayır anneciğim dedi.
Melih her ne kadar yok dese de vardı bir şeyler; ama gizliyordu.İnsanların iki yüzlülüğünden,yalanlarından,samimiyetsizlerinden…Her şeyden sıkılmıştı.Dünyadaki tek varlığı,kendinden çok düşündüğü annesi dışında.O da olmazsa ne yapardı acaba?
Ertesi gün sabah erkenden hazırlandı okula gitmek için. Sınıfa girdi ve sessizce oturdu sırasına kimseyle konuşmuyordu. Çünkü güveni kalmamıştı. Ama sınıfta onu anlayan, onun gibi düşünen biri dışında: Zahide.
Zahide, teneffüs olunca Melih’in yanına geldi ve:
-Neden çok durgunsun? diye sordu.
Melih: Her şeyden bıktım, sıkıldım. İnsanlar neden böyle ikiyüzlü? dedi.
Zahide: Evet, haklısın ama; kendini de düşün. Değer mi peki ikiyüzlü insanlar için üzülmeye, canını sıkmaya. Bak çok sevdiğin annen var. Ben varım. Seni sevenler için mutlu ol. Sen mutsuz olunca biz de mutsuz oluyoruz.
En güvendiği, hep birlikte olduğu, kardeşi bildiği İsmail sevdiği ama açılamadığı kızla birlikte olmaya başlamıştı Melih’in o kızı, Nurgül’ü sevdiğini bile bile…
Melih: Haklısın Zahide ama unutamıyorum. Zaten annem ve sen olmazsanız ne yaparım bilmiyorum.
Zahide: O hal de hiçbir şeye canını sıkma. Belki bu daha hayırlıdır senin için.
Melih: Tamam, bundan sonra kimse için üzülmeyecem. İyi ki sen varsın bu okulda. Yoksa çoktan bırakmıştım.
Melih bu konuşmalardan sonra biraz da olsa rahatlamıştı. Eve gider gitmez annesine sımsıkı sarıldı, kokladı. Cenneti koklamıştı sanki…Gerçek sevgi buydu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.