HÜDA PAR Bitlis esnafının sorunlarını dinledi
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Bitlis’e gelen HÜDA PAR Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Doyar, beraberindeki heyetle birlikte Bitlis esnafını ziyaret ederek sorunlarını dinledi. Doyar’a; GİK Üyesi Mehmet Mehdi Oğuz, İstişare Kurulu Üyeleri M. Ali Ortaç, Zeynelabidin Gülsever, İl Başkanı Celal Gül, Tatvan ilçe Başkanı Sedat Gül ve bazı vatandaşlar eşlik etti.
Yapılan esnaf ziyaretinin ardında basına açıklamada bulunan Doyar, bir dert dinlemek için ziyaret ettikleri esnaflardan bin dert dinlediklerini belirterek, genelde Bitlis’in özelde de esnafın içinde bulunduğu durumun içi açıcı olmadığını belirtti.
Doyar, Bitlis’in birden çok sorunla karşı karşıya kaldığını, özellikle de esnafın bitme noktasına geldiğini dile getirerek, “Bugün dere üstündeki esnafımızı dolaştık. Sorun ve sıkıntılarını dinledik. Sorunlar öyle çoktur ki doğrusu hangisini dile getireceğimizi bizde şaşırdık. Belki tarihi dokusuyla, zenginliğiyle, temiz doğasıyla Türkiye’nin sayılı illerinden biri. Öyle zannediyorum ki Bitlis bunları hak etmiyor. Bu ziyaretimizde karşımıza 8 tane çok önemli sorunlar çıkt. Bu sekiz ana sorun Bitlis’in sadece bir kesimini değil, Bitlis halkının tamamını ilgilendiren hatta doğrudan ilgilendiren sorunlardır.” dedi.
“Dere Üstü Islah Projesi'nin belirsizliği esnafta travmaya dönüşebilir"
Uzun yıllardan beri gündemde bulunan “Dere Üstü Islah Projesi”’nin Bitlis esnafını bir çıkmazın içine sürüklediğini hatırlatan Doyar, bu sorun esnafta bir travmaya ve öfke patlamasına dönüşebileceğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Yıllardan beri süregelen Dere Üstü Islah Projesi'nden bahsediliyor. O zamandan bugüne daha somut bir adım atılmamış. Bu zaman zarfında esnaflarımızda sürekli bir stres içerisine soktu. Esnafla konuştuğumuzda esnaf, ‘bugün yarın yıkılacak deniliyor. Dolayısıyla bir tamirat yapamıyoruz. Dükkânlarımızı büyütemiyoruz. Elimiz kolumuz bağlı fazla bir şeyde yapamıyoruz. Böyle beklemedeyiz.’ diyorlar. Yaklaşık üç hafta önce esnafımızın bir bölümüne 45 gün içerisinde iş yerlerinin boşaltılması hususunda tebligatlar yapılmış. Esnaflarımız bundan dolayı hem tedirgin, hem de son derece üzgündürler. Nereye gideceklerini bilmiyorlar. Burada iş yeri yıkılacak esnaf sayısı 700 civarında olduğu söyleniyor. Resmi kaynaklardan aldığımız bilgiye göre bunlardan 242 vakıflar bölge müdürlüğüne bağlı, 126’sı belediyeye, 40 tanesi il özel İdareye bağlı, tam tespit etmemekle birlikte 100 ile 150 arası özel mülkiyete ait. Ortalama 550 esnaf kiradadır. Bu insanlar zamanında içine girdikleri zaman halk arasında hava parası denilen yüksek miktarda para vermişler. Şuan bu insanlar çıkacaklar. Kirada oldukları için onlara para verilmeyecek.”
Şehir merkezinden yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta yapılan 720 kapasiteli toplu halde bir siteyi andıran yeri incelediklerini, esnafın burada iş yapamayacağından dolayı kaygılı olduğunun altını çizen Doyar, çetin geçen kış şartlarından dolayı buranın istifade edilemeyecek durumda olduğunu, buranın gündeme geldiğinde esnafın haklı olarak tepki gösterdiğini ifade etti.
“Bütün esnafı yapılacak olan yere sığdırmaya çalışmak, bu halkımıza yapılan bir haksızlıktır”
Esnaf tepkisinin öfkeye dönüştüğüne dikkat çeken Doyar, “Esnaf tepkisini artık öfke olarak dile getirdiğini görüyoruz. Ortak olanlar var. Aynı ailede birkaç kardeş beraber işletiyorlar bu dükkânları. Esnaf, ‘Burası yıkılırsa biz oraya gitmeyiz, burayı terk ederiz. Burayı terk edince nereye gideceğiz? Dışarda ne iş yapacağız?' diyorlar. Dolayısıyla bizde şahit olduk ki hakikatten esnafımız mağdurdur. Onlar kendilerinin mağdur edildiğini düşünüyorlar. Bu mağduriyetlerinin mutlaka giderilmesi lazım. Evet, belki oraya gidebilecek türden esnafımız olabilir. Fakat bütün esnafı oraya sığdırmak, bu halkımıza yapılan bir haksızlıktır. Hepsinin orada barınarak ekmek yemesi gördüğümüz kadarıyla mümkün değildir.” diye konuştu.
“Bitlis’te çarpık bir kentleşme mevcuttur”
Çarpık kentleşmeye de değinen Doyar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dikkatimizi çeken bir hususta Rahva ovasına doğru bir kentleşme var. Özellikle bunu görüyoruz ki devlet erkânı da bilinçli ve sistemli bir şekilde şehri oraya taşınmasını özellikle hedeflemiş. Kurumları hepsi oraya taşımış. Buradaki şehirlerarası yolun üzerinde sağlı ve solu okullar ve resmi kurumlar öyle bir şekilde dizilmiş ki evlerin ve mahallelerin oluşumuna adeta imkân bırakılmamış. Geriye o düz ve geniş ova kalmış ki buraya da 5-6 metre kar yağıyor. Dolayısıyla hükümet yetkililerinin, kurum amirlerinin bütün bunları hesaba katması ve bu halkım mağdur etmemesi gerekir. Bu esnaflarımızın öfkesinin dindirilmesi lazımdır. Esnafın öfkesi dinmezse, bu tepki halkın tamamında kendisini gösterecek ve korkarım ki yüzümüze çarpar. Bunu dikkate almak zorundayız.”
Bitlis’in içinden geçen derenin dere olmaktan çıktığını, adeta hastalık saçtığını, çöplerin dereye atıldığını, kanalizasyonların dereye akıtıldığını, bununda ciddi bir şekilde ıslaha ihtiyacı olduğunu belirten Doyar, dereye akıtılan kanalizasyonların menfezler içinden geçirilerek derenin mutlaka bu halden kurtarılması gerektiğini kaydetti.
“Bitlis’in tarihi yerleri ve tarihi dokusuna devlette sahip çıkmadığı için bunlarda böyle kendi halinde bırakılmış”
Doyar, Bitlis’in tarihi dokusunun ve tarihi yapıların içinde bulunduğu içler acısı durumuna da dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Bitlis malumunuz 5 minaresiyle biliniyor. 5 adet önemli büyük hanı var. Bununla beraber diğer küçük çaplı tarihi yerleri var. Tarihi evleri var. Bütün bunların çoğu baktık. Belki camiler restore edildi. Ama eksiklikleri çok fazladır. Kullanım alanları maalesef istenilen düzeyde değil. Bu hanlardan belki bir iki tanesi restore edildi ama özellikle geri kalan hanlar ile tarihi evler şu an harabe ve metruk haldedir. Hem görüntü hem de şehrin dokusunun bozukluğu olarak hemen göze çarpıyor. Kimse niye sahip çıkmıyor? Sahipleri nerde? Diye sorduk. Aldığımız cevap, ‘bunlar tarihi eserlerdir diye yıkımına müsaade edilmiyor. Ama öbür tarafta devlette sahip çıkmadığı için bunlarda böyle kendi halinde bırakılmış.’ diyorlar. Gittiğiniz her yerde bu metruk yapılar dikkatinizi çekiyor. Tekrar söylüyorum Bitlis bu görüntüleri hak etmiyor. Bu tarihi dokuların ya restore edilmesi, ya da ıslah edilmesi gerekiyor. En azında kendi sahiplerine imkan verilmesi lazım ki hiç olmazsa kendi dokusuna uygun bir şeyler ortaya konsun.”
“Bitlis’te şehirlerarası otobüs terminali yok”
“Bitlis’te şehirlerarası otobüs terminalinin yapıldığını duymuştuk. Meğer bunu da yıkmışlar” diyen Doyar, “Bir ara buranın şehirlerarası otobüs terminalinin yapıldığını duymuştuk. Fakat meğer projeye uygun yapılmadığı ve uygun yerde yapılmadığı için yıkılmış. Düşünebiliyor musunuz Bitlis şehirlerarası otobüs terminalinden mahrum. Bu Bitlis’e karşı yapılabilecek bir ayıptır. Mutlaka bu ayıbın giderilmesi lazım.” ifadesini kullandı.
Bitlis Kalesi'nin uzun yıllardan beri kazı çalışmaları adı altında halka ve turizme açılmamasını da vurgu yapan Doyar, fuhuş ve uyuşturucu çetelerinin yuvası haline gelen Rahvadaki AFAD konutlarının ya yıkılması ya da kontrol altına alınması gerektiğini dile getirdi.
“Bitlis Kalesi bir an önce ziyaretçilere açılmalı ve fuhuş şebekelerini, uyuşturucu çetelerinin mekânı haline gelen metruk haldeki AFAD konutları yıkılmalı”
Doyar, “Bitlis’in dünya çapında tanınmasını sağlayan kalesi var. Bu kale yıllardan beridir kazı çalışmaları adı altında kapalıdır. Sorduğumuzda halk neler olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Neticede 2002 yılından bu yana ziyaretlere kapalı durumda. İnsanlar burayı görmüyor, görmek isteyenler giremiyor. Yapılanlarda halka açıklanmıyor. Neler olup bittiğini kimse bilmiyor. Orada olup bitenlerin halka açıklanması ve ziyarette açılmalıdır ki insanlar gelip görsünler. Bu sorunun ortadan kaldırılması Bitlis halkının isteklerinden biridir. Bitlis’in Rahva mevkiinde daha önce AFAD konutları olarak yapılan 700 adet konut var. Her gidiş gelişte bizimde dikkatimizi çekiyor. Bakıyoruz terk edilmiş metruk halde. Şimdi Üniversiteye yakın bir yerdir orası. Bölgemiz ve aynı zamanda Bitlis şehrimiz muhafazakâr ve dindar insanlar. Bunu sıkıntısını çekiyorlar. Buranın ‘Şu anda bir fuhuş yuvası haline gelmiş. Uyuşturucu çetelerinin yuvası haline gelmiş. Kimse de onlara bir şey diyemiyor.’ diyorlar. Dolayısıyla yetkililerin buraya bir an önce el atması gerekiyor. Eğer yıkılacaksa bir an önce yıkılmalı, eğer şu anda yıkılmıyorsa yıkılıncaya kadar oranın kontrol altına alınması, bu fuhuş şebekelerinden ve uyuşturucu çetelerinden mutlaka temizlenmesi lazım. Bu da Bitlis halkımızı rahatsız ve rencide eden sorunlarından bir tanesidir.” dedi.
“Hükümet yetkilileri mutlaka Bitlis’teki işsizliğe dikkatlerini çevirmeli”
Son olarak Bitlis’te yaşanan işsizliğe de değinen Doyar, şunları söyledi: “Öğrendiğimiz kadarıyla işsizlikten öyle rakamlardan bahsediliyor ki Bitlis nüfusunu baz aldığımızda büyük rakamlardır. Bitlis nüfusu 50 bin civarında. Bu herhalde Bitlis’e göre çok büyük rakamdır yaklaşık yüzde 15’inin işsiz olması. Bu sorunun çözüm noktasında mutlaka hükümet yetkililerinin buraya dikkatlerini çevirmeleri lazım. Sadece gelip burayı ziyaret etmekle, seçimlerde siyasi partilerin buraya gelmesiyle bunlar halledilecek sorunlar değil. Bitlis’e mutlaka yatırımların yapılması, istihdam alanlarının açılması, teşviklerin olması lazımdır. Kısacası sorunlar çoktur. Bunlar sadece bizim tespit ettiğimiz ana başlıklardır. Bunların dışında Bitlis’in sorunları fazladır. Bizler bunları dile getirmeye çalışacağız. Bunları raporlar haline getirerek hem kamuoyuyla hem de hükümet yetkilileriyle paylaşacağız. Umuyor ve diliyorum ki bu sorunlar kısa süre içerisinde çözülür. Bitlis’teki halkımız ve esnafımız mağdur edilmez.”
Esnaf ziyaretinin ardında beraberindeki heyetle birlikte esnafın taşınacağı yeri yerinde inceleyen Doyar, dün kazada hayatını kaybedenlerin taziyesine katılarak, ailelerine başsağlığında bulundu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.