HÜDA PAR Milletvekili Dinç: Gazze için askeri müdahale artık bir mecburiyettir
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, TBMM’de yaptığı basın açıklamasında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Gazze'deki soykırıma karşı İslam ülkelerinin artık somut adımlar atması gerektiğini vurgulayan Dinç, “Sessizlik ihanettir” dedi. Dinç ayrıca Meclis’e sundukları “ailenin korunması ve sapkınlıkla mücadele” teklifine destek çağrısında bulunurken, evlilik teşviki, TikTok gibi dijital platformların denetimi ve gündüz kuşağı programlarının yasaklanması gibi sosyal konulara da dikkat çekti.
"İşgalci terör örgütü adeta tüm İslam dünyasına meydan okuyor"
Filistin'de yaşananlara değinerek konuşmasına başlayan Dinç, "Siyonist terör şebekesi Gazze'de soykırımı artık sistematik bir hâle getirmiştir. Maalesef bu soykırımı daha da derinleştirmeye çalışıyor. Orada kadın, çocuk, sivil demeden katlediliyor. 2 aya yakındır Gazze’ye insani yardım dahi doğru düzgün ulaştırılamıyor. Çocuklar açlıktan hayatını kaybediyor. Siyonist terör şebekesi, güvenli bölge ilan ettiği bölgelerde bile insanları canlı canlı canlı yakıyor. İşgalci terör örgütü adeta tüm İslam dünyasına meydan okuyor. Artık bu vahşete karşı bir yaptırım uygulanması kaçınılmazdır. Bu soykırıma sessiz kalmak, yalnızca susmak değildir; bu, işlenen insanlık suçuna ortak olmak, insanlığa ihanet etmektir." dedi.
"Artık masada askeri müdahale bir tercih değil, zorunluluktur ve mecburiyet halini almıştır"
Açıklamasının devamında Dinç, şunları kaydetti:
"Artık masada askeri müdahale bir tercih değil, zorunluluktur ve mecburiyet halini almıştır. Özellikle Ürdün’den veya Lübnan’dan bazı vicdan sahibi kişilerin bu direniş güçlerine destek verdikleri için maalesef tutuklandılar. Aslında bu bir yönüyle işgal güçleriyle alenen iş birliği yapmak anlamına gelmektedir. Sadece bu yapılan direnişe değil ümmetin onuruna izzetine de bir ihanettir. Bugün Gazze için askeri bir müdahale zorunluluk hâlini almıştır. Siyonistler yalnızca Gazze’yi değil, Lübnan’ı, Suriye’yi de ateşe vermiştir. Bugün Gazze, yarın Ürdün, öbür gün Mısır, sonra Türkiye olabilir. Bugün Gazze’ye doğrultulan namlu aslında Türkiye’ye de doğrultulmuştur. Bunu bu şekilde okumak gerekiyor. Bir yaptırımın yapılması Filistin için bunun artık kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. Bu saatten sonra sessizlik ihanettir. Diplomasi kifayetsizdir. Bunun bir anlamı yoktur. Bundan dolayı kararlı cesur, kararlı ve askeri adımlar atılması ertelenemez bir gerekliliktir. Maalesef bu siyonist terör şebekesi hiçbir ilke, kural, ahlak tanımıyor. Hiçbir sözleşmeye de bağlı kalmıyor. Bölge ülkelerini aslında ateşe vermek istiyor. Bundan dolayı her şeyden önce İslam ülkeleri daha somut ve caydırıcı adımlar atmak zorundadırlar. Artık sözden öte somut adımlar atılması gerekiyor."
"Toplumun temelini oluşturan aile kurumu, küresel ölçekte yürütülen ideolojik saldırılarla ciddi bir tehdit altındadır"
HÜDA PAR'ın, ailenin korunması ve sapkınlığın suç sayılması için Meclis Başkanlığı'na verdiği kanun teklifine değinen Dinç, "Biz, ailenin korunması ve sapkınlıkla mücadele amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir kanun teklifi sunduk. Çünkü toplumun temelini oluşturan aile kurumu, küresel ölçekte yürütülen ideolojik saldırılarla ciddi bir tehdit altındadır. Sapkın akımların yaygınlaşması yalnızca toplumumuz değil aslında bir milletin geleceği gençleri hedef alınıyor. Burada sadece ekonomi değil aslında sosyal dengeyi de tehdit eden bir sapkınlık söz konusudur. Ahlaki ve manevi değerlerimizi zedeleyen hayasızca tutum ve davranışların ulu ortada sergilenmesi karşısında ceza mevzuatında tekrardan bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bu sapkın birlikteliklerin normalleştirilmesi ve alenen sergilenmesi genel ahlakı ve kamu düzenini tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Bu yüzden toplumsal huzur ve ahlaki değerlerin korunması için bu tür çirkefliklere karşı caydırıcı önlemler alınmalıdır. Maalesef cinsiyetsizliği birileri yüceltmeye çalışıyor ve insan fıtratını hedef alan sapkınlıkların bir şekilde yayılmasını istiyor. Biz de hem inancımıza hem değerlerimize ve hem de insanlığa karşı tehlikeli olan bu sapkınlıklara karşı mücadele etmek için bizde bir kanun teklifini meclise sunduk." ifadelerine yer verdi.
"Vicdanı sönmemiş, evladını düşünen, bu ülkenin geleceğini önemseyen tüm milletvekillerini bu teklife destek vermeye çağırıyoruz"
Konuyla ilgili Dinç, devamla şunları kaydetti:
"Bugün sadece bizim ülkemizden biz bu tepkiyi vermiyoruz. Bizim dışımızda Rusya'da bu sapkınlıkları bir terör örgütü olarak görüyor. İtalya'da ayrı bir şekilde yasaklanıyor. Amerika'da dahil bu sapkınlıklara karşı. Bugün 71 ülkede bu sapkınlıklar yasal olarak görülüyor ve suç olarak görülmektedir. Türkiye'de yapılan anketlerde bu 'sapkınların komşunuzun olmasını ister misiniz?' diye sorulan sorularda Türkiye'deki vatandaşların neredeyse yüzde 100'ü bunları istemiyor. Çok büyük bir kısmı bu sapkınlıkların kendi çevresinde, evinin yanında olmasını istemiyor. Burada, biyolojik olarak hasta olanları kastetmiyoruz. Hiç kimse bunlara bir şey demiyor. Bunların tedavi edilmesi gerekiyorsa tedavi edilecek. Biz, özellikle LGBT adı altında örgütlenen bu sapkınlıkları kastediyoruz. Bunun L'si, G'si, B'si ve T'si hangisi çocuk doğuruyor? Hangisi nesle katkı sunuyor, hangisi bize gelecek vaat ediyor? Bunların hepsi birer sapkınlıktır. Bunların asla tolere edilecek hiçbir tarafı yoktur. Bunlar tamamen bu memleketin geleceği, bu memleketin öz evlatlarına, bu memleketin masum çocuklarına bir ihanettir. Bu bir ideolojik sapkınlık değil, bir terör faaliyeti hâline gelmiştir. Biz de buna karşı mücadele için Meclis'e kanun teklifimizi sunduk. Biz dedik ki ailemizi koruyalım. Sapkınlıkları da kendi içimizden def edelim. En azından gizli eller tarafından farklı yerlerden aramıza sokulan bu sapkınlıklara karşı mücadele edelim ve bu yönde yasal bir düzenlemenin yapılması için kanun teklifimizi meclise sunduk. Buradan şu çağrıyı yapalım; vicdanı sönmemiş, evladını düşünen, bu ülkenin geleceğini önemseyen tüm milletvekillerini bu teklife destek vermeye çağırıyoruz. Bu konuda genel kurula da geldiği zaman inanıyoruz ki bu konuda bu kanunumuz yasalaşır. Memleketimiz ailelerimiz, çocuklarımız huzur ve güven içinde yaşayacaktır."
"25 yıl evli kalan kadınlar ödüllendirilmeli emeklilik hakkı tanınmalıdır"
Aileyi korumanın sadece sapkınlıkla mücadeleyle sınırlı olmadığını vurgulayan Dinç, "Evliliğe de teşvik sağlanmalıdır. 25 yıl evli kalan ev hanımlarına emeklilik hakkı tanınmalıdır. Evlilik, sadece iki insanın bir araya gelmesinden ibaret değildir. Evlilik bir toplumun, bir memleketin, bir neslin teminatıdır. Bundan dolayı evliliğin teşvik edilmesi lazımdır. Evliliği küçümseyen yayınların yasaklanması gerekiyor. Evliliğin teşvik edilmesi gerekiyor. Gençler maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemiyor. Bu nedenle gençlerimize destek verilmeli, hibeler ve krediler sağlanmalıdır. Daha önce verilen 150 bin TL’lik evlilik kredisi verilecekti. Belki belli kesimlere verilmiş ancak bunun da çok bir kıymeti kalmamıştır. Tekrardan bu konuda bu kredi revize edilmelidir. Gençliğin evliliği kolaylaştırılmalıdır. Öğrencilerin de evliliği teşvik edilmelidir. Bugün dünya ülkeleri nüfuslarını artırmak için çeşitli tedbirler alıyor. Biz bu adımları atmazsak çok geç olabilir. Bundan dolayı evliliğin teşvik edilmesi, ailenin teşvik edilmesi lazım. Evliliğin teşvikiyle birlikte kamu spotlarıyla sadakat, merhamet ve ahde vefa gibi değerler zorunlu yayınlar yapılmalıdır." ifadelerine yer verdi.
"TikTok gibi mecralar maalesef ülkemizde denetimsizce yayınlar yapıyorlar"
Gençleri ve toplumu yozlaştıran sosyal medya ağlarına değinen Dinç, "Gençliğimizi ve toplumumuzu yozlaştıran medya ağları var. Özellikle dijital mecralarda görsel medyalarda ve gençliği, toplumu nesli ifsat eden TikTok gibi mecralar maalesef ülkemizde denetimsizce yayınlar yapıyorlar. Bu yayınları yaparken çocuğu da kadını da erkeği de kullanıyor. Toplumun her kesimi denetimsiz ve sınırsızca kullanabiliyor. Bu bir yönüyle kendi toplumumuzu hedef alıyoruz. Bu dijital mecralara bu sömürü sistemlerin aparatı olan mecralarda şiddet, nikahsız birliktelikler, müstehcenlik, gayrimeşru ilişkilerin her türlüsü işleniyor ve maalesef bizim ülkede bu mecralarda sınırsızca yayımlanıyor. Avrupa Birliği kurumlarında personel cihazlarına TikTok indirilmesi yasaktır. Asya'nın pek çok ülkesinde TikTok siber güvenlik gerekçesiyle yasaklanmıştır. Norveç'te, İsveç'te, Hindistan'da, Pakistan'da, Tayvan'da ve onlarca ülke de TikTok yasak. Birçok ülke TikTok'u yasaklamışken, biz hâlâ denetimsiz bir şekilde kullanılmasına izin veriyoruz. Bu durum, gençlerimizi ve toplumumuzu tehdit ediyor." şeklinde belirtti.
"Gündüz kuşakları programları derhal kapatılması gerekiyor"
Son olarak TV'lerdeki gündüz kuşağı programlarının da aileyi ifsat ettiğinin altını çizen Dinç, "Benzer bir tehlike televizyon ekranlarında da mevcut. Gündüz kuşağı programlarında çarpık ilişkiler var. Toplumun değerleriyle asla bağdaşmayan her türlü sapkınlıklar var. Gündüz kuşağı programları adeta mahkeme salonları gibi evimizin köşelerinde her gün bu çirkefliklerini oradan bizim gençlerimize, nesillerimize ve ailemize izletiliyor. Bu yönüyle RTÜK bazı cezalar verse de bu yayınlar hâlâ devam ediyor. Demek hiçbir etki yapmamış ki halen bu yozlaştırıcı ahlaksızlıklar maalesef ekranlarda yayın yapmaya devam ediyor. Bu konuda bir önlemin alınması gerekiyor. Bu ekranda yapılan yayınlar, işlenen o sapkın ilişkiler kime ne faydası var? Gençliğe ne faydası var, topluma ne faydası var, aleye ne faydası var? Maalesef sırf reyting uğruna bizim neslimiz bu kirli yayınlarla, bu lağım kanallarıyla karşı karşıya kalmak zorunda bırakılıyor. Bu nedenle net ve somut bir şekilde adım atılması lazım. Gündüz kuşakları programları derhal kapatılması gerekiyor. Bunların yerine topluma, millete ve memlekete faydalı olan yayınlar yapılsın." diye konuştu.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.