Kanser hastası hastalara umut oldu

Kanser hastası hastalara umut oldu
46 yaşında ticaret ile uğraşan Erdinç Ekiz bir yıl önce kanser teşhisi konmasının ardından geçirdiği operasyonları ve yeni geliştirilen tedavi yöntemi ile ilgili yaşadıklarını anlattı.

Başarılı Operasyonu Sonrası,

Kendisini diğer kanserli hastaların motivasyonunu yüksek tutmaya adayan Erdinç Ekiz 46 yaşında ve ticaret ile uğraşıyor. Bundan bir yıl önce ilk kez yaşadığı şikayetleri sonrasında kanser olduğunu öğrendi. Pozitif düşünmeyi ve gülümsemeyi hiç bırakmadı.Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Uğur Altuğ tarafından gerçekleştirilen laparoskopik böbrek kanseri operasyonu ve aldığı kanser tedavisi başarı ile sonuçlandı. Şimdi ise kendini insanların sağlıklarına ışık tutmak için bilimin geliştirilebilir yöntemlerine adadı.

Şikayetleriniz nasıl başladı?

Hiçbir rahatsızlık belirtisi hissetmedim. Tam bir sene önce bu zamanlarda akşam 17.00 sularında idrara çıktım. İlk defa o zaman bir terslik olduğuna dair belirtiler gözlemledim. Jöle kıvamında bir idrara çıkma ve idrardan kan gelme durumu söz konusu oldu. Hemen doktora gittim. Sonrasında sancılanmalar başladı ve o geceyi hastanede geçirdik. Gerekli tetkiklerin sonrasında sol böbreğimde kanser olduğu tespit edildi.

Kendinizi nasıl hissetiniz ilk duyduğunuzda?

Bu zamana kadar ağrı kesici bile kullanmış biri olmadığım için bu durum tabi bana çok garip geldi. Bir anda tüm alışkanlıklarımdan vazgeçmem gerekecekti tabi. Ancak asla hayata pozitif bakmayı bırakmadım. Ailem çok daha fazla etkilendi bu durumdan. 23 Yaşında bir oğlum 16 Yaşında bir kızım var. İlk öğrendiğimizde eşim baygınlık geçirdi. Bütün aile şok oldu. Ben onlara o günde söylemiştim bugün de söylüyorum. Ben iyiyim iyi olmaya devam edeceğim.

Doç. Dr. Mustafa Uğur Altuğ ile tanışmanız nasıl oldu?

Yapılan tetkikler sonrası ciddi bir operasyon geçirmem gerekiyordu. Tavşanlı’da ticaret ile uğraşıyorum ben. Çocuklarımızın doktoru ve aile dostumuz Dr. Asiye Akdoğan ve çok kıymetli doktor arkadaşlarımız, gereken tetkikleri gerçekleştirdikten sonra Uğur Hocamızdan bahsetti. Biz de kendisi ile görüştük. Görüşmemizin ardından iki gün sonra operasyon için tüm hazırlıklar tamamlanmış ben ameliyat olmaya hazır edilmiştim. Sonrasında 3 saatlik bir ameliyat gerçekleştirildi ve ben aynı gün uyandığımda hastaneden çıkmaya hazırdım.

Başarılı bir operasyon gerçekleştiren Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Uğur Altuğ, Erdinç Bey’in öyküsünü şöyle anlatıyor;

Laporoskopik bir operasyon gerçekleştirdik. Sol böbreğin tamamını alacaktık. Bir kısmını alma durumumuz olsaydı robotik cerrahi önerirdik elbette ama kitle tüm böbreği sarmış ve hatta akciğere de sıçramıştı. Ameliyatımız 3 saat içerisinde bitti. Hastamız için cerrahi anlamda yapılması gerekenleri uygulayıp daha sonrası için tedavinin planlamasını gerçekleştirdik. Akciğer’de bulunan lekeler uygulanan doğru tedavi ile temizlendi. Başka sağlıklı herhangi bir organa sıçrama görülmedi. Hastamız hala tedavisine devam ediyor. Kendi pozitif enerjisi de bu zorlu süreci çok kısa sürede atlatmasına yardımcı oldu. Daha konuştuğumuz ilk gün Erdinç Bey’in iyi olacağını biliyordum. Çünkü her zaman söylediğimiz gibi hastaya gereken cerrahi ve tıbbi tüm tedaviler uygulandıktan sonrası tamamen kendisinin ne kadar iyi olacağına inanması ile değişebiliyor.

“Böbrek tümörü nasıl davranacağı bilinmeyen bir kanser türüdür”

Böbrek kanserleri sinsidir. Nasıl davranış gösterecekleri bilinmez. Herhangi bir şikayet yaratmaz. Genelde başka hastalıklar nedeniyle yapılan ultrason, tomografi, MR gibi görüntüleme tekniklerinde şans eseri rastlanıyor ve teşhis ediliyor. Erdinç Bey için böyle bir durum söz konusu. Şikayetleri sonrasınca çekilen görüntüler böbrek kanseri varlığını tespit etmemizi sağladı.

“1070 hasta içerisinde en uygun hücrelere sahip kişi benim”

Geçirdiği operasyon sonrasında akciğerinde bulunan lekeli hücrelerin temizlenmesi için ilaç alması gereken Erdinç Ekiz başka bir ilk ile de tıp dünyasına ışık tutuyor.

Şu anki tedavi sürecinizden bize bahseder misiniz?

Gerçekten çok başarılı bir operasyon geçirdim. Bunu ben fiziksel olarak ameliyat sonrası net bir şekilde gözlemleyebiliyordum. Çünkü ertesi gün hastaneden çıkmaya hazırdım. Ancak akciğerimde bulunan hücreler için tedavime devam etmem gerekiyordu. Bunun sonrasında Uğur Hocam başka bir hocamız ile tanıştırdı. Ben 17 yıl önce organlarımı bağışladım ve Kızılay’ın da düzenli kan bağışçılarındanım. Uzun yıllardır Lösev ve Omurilik Felçlileri Derneğinin gönüllü donörüyüm. Prof. Dr. Mustafa Erman Hocamız’ a bu durumlardan bahsedince kendisi bana “Yeni denenecek ilaçlarla ilgili klinik çalışmalara katılabilir misin?”diye sordu. Ben de hiç düşünmeden evet dedim.

Korkmadınız mı hiç?

Korkmadım çünkü bu insanlar bilim insanları. Yani bir temele dayandırmadan bir şeyleri söylemeleri mümkün değil. Ben yine hasta olsam gözüm kapalı kendimi onlara emanet edeceğime göre bunu da böyle düşündüm. Hiç korkmadım. Güvenim sonsuzdu ve şu anda 10. kürümü tamamladım. Gayet iyi gidiyor. Belirti anlamında da hiçbir değişiklik gözlemlenmedi. Saçım dökülmedi hala yakışıklıyım.

Size uygulanan tedaviden bahseder misiniz?

Bu konu ile alakalı 1069 hastaya daha önce uygulanmış. Ancak devam etmesi uygun görülen sonuçlar alınamamış ya da hastaların bünyeleri bunu kabul etmemiş. Ben 1070. Hastayım ve ben de hiç bir semptom gözlemlenmedi. Bu çalışmanın Almanya ve Amerika ayağı da mevcut. İleride eğer insanların hayatında fayda sağlayabilecek bir şeylere ışık tutabilirsem ne mutlu bana. Herkese yılda iki kez check up yaptırmalarını ve sağlıklarına gerekli özeni göstermelerini tavsiye ediyorum.

Şu an uygulanan tedavinin kemoterapinin aksine diğer sağlıklı hücrelere zarar vermediğinin altını çizen Doç. Dr. Uğur Altuğ,” Yan etkiler kemoterapi ilacını alırken ortaya çıkabilecek doğal yan etkilerdir. Genel immüno terapilerde bizim gördüğümüz hastanın ateşinin yükselebildiği ya da grip olabildiği yönündedir. Yani aslında vücut, direncini arttırmaya çalışmaktadır. Bağışıklığını kuvvetlendirmeye çalıştığı için bu şekilde reaksiyonlar verebilmektedir” dedi.

Eşinin kanser olduğunu duyduğunda fenalık geçiren Sibel Ekiz ise süreci şöyle anlatıyor;

“Kendisi gayet pozitif karşıladı bu durumu ancak ben onun kadar kuvvetli olduğumu söyleyemem. 3 saatlik operasyonun ardından bol bol su içmesi gerektiğini duyunca “Eyvah! Erdinç hiç su içmez” dedim. Ama günde 3 litre su içiyor şimdi. Bol bol su tüketiyoruz. Ben eşime zaten aşıktım ama bu hastalıkta mücadelesi sırasında bir kez daha aşık oldum” 

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.