İhsan Pınar

İhsan Pınar

Kırıldıktan Sonra Dövmenin-Dövünmenin Faydası Yok…

Kırıldıktan Sonra Dövmenin-Dövünmenin Faydası Yok…

        Hoca, oğlunun eline bir su testisi vermiş ve “git şunu doldur da getir, sakın kırma ha!” dedikten sonra çocuğun suratına bir tokat indirmiş.

       Görenler, “hoca, neden çocuğa vurdun? Testiyi kırmadı ki” demişler. Her sözü anlamlı ve bir ders olan hoca:

        “Kırdıktan sonra dövmenin bir yararı olmaz ki” demiş.

        Evet, kırdıktan-kırıldıktan sonra dövmenin-dövünmenin bir faydası olmaz. Aklı olan insan, tedbirli davranır ve zararlardan sakınır. İnsan yalnız akıl ve vicdanıyla bile hareket etse birçok zarar ve yanlıştan sakınabilir.

        Ama maalesef görüyoruz ki akıl ve vicdanları rehin alınmış insanlar;  algı operasyonlarıyla, kara propagandalarla, yalan ve iftiralarla birbirine düşürülmüş oluk oluk insan kanı akıtılmaktadır. Yaradılış amacından sapan insanlık, dünyevi hırsla azmakta ve hayatı savaş alanına çevirmektedir.

       Rablerini tanısınlar, tanışsınlar, kaynaşsınlar, yardımlaşsınlar diye farklı yaratılan insanlar Rablerini dinlemeyince; ırkçılık, particilik, sınıf, bölgecilik, servet ve iktidar için birbirlerinin kanına girdiler.

        Ey insanoğlu! Irk, dil ve cinsiyetini kendin seçmedin; peki bu ayrımcılık niye?

       Ölüm var, bu dünyanın kimseye kalmayacağını görüyorsun; peki bu hırs, bu azgınlık niye?

       Bütün insanlığın atası bir iken, bu ırkçılık niye?

       Hiçbir insan mükemmel değildir, her insanın eksiklikleri, acziyetleri, yanlışları vardır. Peki, bu tahammülsüzlük, bu saldırganlık niye? 

        Kin ve nefret sahibini yakar, yıkar. Kavga ve savaş her tarafa zarar verir. Peki, bu kavga hevesi niye?

        Asya, Afrika, Amerika kıtalarını sömürmek için kanla işgal eden; 1. Ve 2. Dünya savaşlarında 55 milyon insanın öldürttükten sonra aralarında anlaşan emperyalist güçlerin savaşı bizim topraklarımıza taşıdıklarını bildiğimiz halde, bu aldanmışlık ve figüranlık niye?

        Irak, Mısır, Afganistan, Libya, Suriye gerçekleri göz önündeyken, aynı yolda ısrar niye?

        Konuşarak, danışarak ve tartışarak sorunları çözme yol ve fırsatı varken, kavga ve savaşta ısrar niye?

       Sur, Farqin, Nusaybin, Cizre, İdil, Derik, Varto örnekleri yaşanmışken bu ısrar niye?

       - İnsanlarımız ölüyor…

       - Yaşananlardan bizar olan insanlarımız, ev ve baba yadigârı topraklarını terk ederek göç etmek zorunda kalıyor ve el kapılarında yardıma muhtaç hale getiriliyor…

      - İnsani değerlerimiz katlediliyor…

      - Şehirlerimiz ve kutsal mekânlarımız tahrip ediliyor…

       - Bireysel ve toplumsal değerlerimiz, biriktirilen sermayelerimiz yok ediliyor…

      - Doğa tahrip ediliyor…

      - Barış umudu katlediliyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan Pınar Arşivi