ASTP Başkanı Kır: israil, başkalarına saldırmayacak hale getirilene kadar İslam coğrafyası tedbir almalı

ASTP Başkanı Kır: israil, başkalarına saldırmayacak hale getirilene kadar İslam coğrafyası tedbir almalı
Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır, siyonist işgalcilerin saldırgan politikalarının son bulması için İslam dünyasının kararlı ve etkili adımlar atması gerektiğini vurguladı.

Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP) Kurucu Başkanı Mustafa Kır, siyonist işgalcilerin saldırılarını sürdüreceğini söylediği sürece İslam coğrafyasının gereken tüm tedbirleri almakla yükümlü olduğunu ifade etti. Kır “israil, başkalarına saldırmayacak bir hale getirilene kadar İslam coğrafyası gerekli tüm tedbirleri almak zorundadır” diyerek, İslam dünyasının sadece kınama ile yetinmemesi, somut ve etkili politikalar geliştirmesi gerektiğine dikkat çekti.

Bütün İslam âleminin geçmiş Kurban Bayramı’nı tebrik ederek konuşmasına başlayan Kır "Artık bayramlar, özellikle son yıllardan beri, sevinç ve neşe günü boyutunu aştı; neredeyse keder ve hüzün günlerine dönüştü. Çünkü 100 yılı aşkın süredir siyonist israilin Gazze’ye, Filistin’e, Kudüs’e saldırıları devam ediyor; yakıyor, yıkıyor, soykırım uyguluyor ve etnik temizlik yapmaya çalışıyor. Bu sebepten dolayı İslam âleminin de suskunluğunu, Gazze’ye karşı fiili bir eylemde bulunamadığını hesaba katarak siyonist israil, gittikçe artan bir dozla soykırımını ve işgallerini sürdürmektedir. Son olarak 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan süreç, bütün uluslararası Adalet Divanı’nın ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarına rağmen devam ediyor. Adalet Divanı'nın “soykırım yapıldığına” dair tedbir kararına ve siyonist israilin savaş kabinesinin tutuklanması gerektiğine dair Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarına rağmen, uluslararası kuruluşlar bir türlü harekete geçemiyor. Bunun çok yönlü sebepleri var. Çünkü siyonist israil, ABD’nin ve özellikle de Birleşmiş Milletler’in adeta koruması altında, dokunulmazlık zırhına bürünmüş bir vaziyette. Yüzyılı aşkın süredir yapmış olduğu işgallerin, ilhakların ve saldırıların hepsinden hiçbir ceza almadan sıyrılıyor. Ve şu anda da, 7 Ekim 2023’ten bu yana, 55 binden fazla Gazzeli kardeşimiz çocuk, bebek, kadın, yaşlı ve eli silah tutmayan insanlar, kardeşlerimiz orada şehit ediliyor. 130 bine yakın Gazzeli kardeşimiz ise yaralanıyor." dedi.

"Artık israil için bir 'kınama', milletler için şu anlama geliyor: 'Bundan sonra size yapacak bir şeyimiz yok"

Kır "Uzun yıllardan beri Gazze'ye gıda girişi, ilaç girişi; yani temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin girişleri yasaklanıyor. Az miktarda bir giriş olduğunda ise, gıdaya erişim için mücadele veren kardeşlerimizin üzerine bombalar yağdırılıyor. Evleri, marketleri, hastaneleri, okulları, üniversiteleri, köprüleri, ekmek fırınları, elektrik santralleri... Yani insanlığın yaşamasına dair ne varsa, her şey yok ediliyor. Bütün dünya milletleri ise sadece kınamakla yetiniyorlar. israil bunu uzun süreden beri test ediyor, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Artık israil için bir 'kınama', milletler için şu anlama geliyor: 'Bundan sonra size yapacak bir şeyimiz yok. Biz kınadık, görevimizi yaptık. Bundan sonra devam edin bu işe.' Yani hâliyle böyle bir anlam çıkıyor. Buradan şunu ifade etmek isterim ki, benim uzun yıllardan beri bir sivil toplumcu olarak insan hakları ihlallerine, savaşlara, işgallere karşı yaptığımız eylem ve söylemlerden çıkardığım netice şudur: Hani bir söz var, 'israil laftan anlamaz, güçten anlar.' Yumruk kadar israil... 7 milyonluk bir nüfus. Üstelik bunların hepsi de siyonist Yahudi değil; içerisinde 2,5 milyona yakın Arap milletinden insan da var. Buna rağmen 2 milyara yakın İslam âlemine kafa tutuyor, karşı koyuyor. Ortadoğu’nun tamamını istila edecek şekilde Golan Tepeleri’ne, Suriye’ye girmiş, yaklaşmış. Yani bir taraftan Gazze’yi işgal ederken, diğer taraftan Kudüs ve Batı Şeria’yı işgal ediyor, oradaki katliamlarını sürdürüyor. Öte yandan Lübnan’a ve Suriye'ye da el atıyor; buralara saldırıyor, oralarda da kendisine ileride karşı koyabilecek herhangi bir gücü bırakmamak üzere uçaklarını, silah depolarını hedef alıyor, tarumar ediyor." ifadelerine yer verdi.

"2 milyar İslam âlemi neden bir duruş sergileyemiyor?"

İslam ülkelerinin liderleri bir araya gelerek siyonist işgalcilere karşı somut bir yaptırım uygulamaları gerektiğinin altını çizen Kır, devamında şunları aktardı:

"Şimdi buna karşı yapılması gereken iki şey kaldı: Ya israilin içinden bir grup çıkıp darbe mahiyetinde bir girişimde bulunacak ve netanyahuyu durduracak; yahut da İslam ülkelerinin liderleri bir araya gelerek israile karşı somut bir yaptırım uygulayacaklar. Bakın, hâlâ ticaret anlaşmaları devam ediyor. Avrupa’yla, ABD’yle, Fransa’yla, İngiltere’yle, Türkiye’yle... Her ülkeyle ticari anlaşmalar var. Silah antlaşmaları var. Bunların hiçbirisi sözde 'yapmıyoruz' demenin ötesine geçmiyor. Fiili olarak kesilmiş ya da iptal edilmiş bir karar ise maalesef yok. Üzülerek söylüyorum; israil bugün hiçbir sıkıntı yaşamıyor. Ne gıda yönüyle ne başka bir ihtiyaç yönüyle… Yani bu kadar soykırıma ve zulme rağmen, her türlü ihtiyacını dış ülkelerle olan irtibatları sayesinde karşılamaya devam ediyor. Karşılık görmüyor, yaptırımla karşılaşmıyor. Ona karşı koymak isteyen Gazzeli kardeşlerimiz ise HAMAS’ın öncülüğünde gıda yok, su yok, ilaç yok, yaralı var ama hastane yok, doktor yok; hiçbir imkânları yok. Buna rağmen yaklaşık 2 yıla yakın 600 günü aşkın süredir direniş gösterebiliyor, mücadele edebiliyorlar. Peki neden? Bir avuç Gazzeli bunu yapabiliyor da, 2 milyar İslam âlemi neden bir duruş sergileyemiyor? Bu sorunun cevabı çok ağır olacak. Hem bu dünyada hem de ahirette. Bunu özellikle vurguluyorum. Çünkü bugün Gazze’ye sahip çıkamayanlar, yarın başlarına bir bela geldiğinde kendilerine de sahip çıkan kimseyi bulamayacaklar. Bu böyle bilinmeli."

"Körfez ülkeleri, bildiğiniz üzere, 2016-2017’den beri 'normalleşme süreci' adı altında bir süreç başlattılar"

Normalleşme sürecinin ihanet olduğunu vurgulayan Kır "Körfez ülkeleri, bildiğiniz üzere, 2016-2017’den beri 'normalleşme süreci' adı altında bir süreç başlattılar. Şu anda o süreç hâlâ bozulmadı, israil ile olan ilişkiler devam ediyor. Trump, başa geldiğinde 'savaşı durduracağım' dedi. Ama ardından 'Gazze’yi Gazzelilerin olmadığı bir mesire alanına çevireceğim' açıklamasını yaptı. Mayıs ayı boyunca da sanki Trump’tan farklı bir politika izleniyormuş gibi sessiz kalındı. Şu anda ise yine eski pozisyonlarına döndüler. Yani 'Gazze boşaltılacak' denildiği zaman, İslam coğrafyasından yine bir ses yükselmedi. Liderler, kınamanın ötesine geçemediler." dedi.

"Ne yazık ki 'Kahrolsun israil', 'Kahrolsun ABD' sloganlarının ötesine geçemiyoruz"

Halklar zulme karşı durduklarını ancak yöneticilerin sınıfta kaldıklarını belirten Kır "Haklar adına hiçbir şey yapılmadı demiyorum, bir şeyler yapılmadı da diyemiyorum. İşte, siz de şahit oluyorsunuz; 600 günü aşkın süredir sivil toplum kuruluşları sürekli ayakta. Gün aşırı eylemler yapılıyor. ABD Elçiliği önünde, görünmeyen israil elçiliği yerine, camilerde, meydanlarda, her yerde eylemler yapılıyor. Ama ne yazık ki 'Kahrolsun israil', 'Kahrolsun ABD' sloganlarının ötesine geçemiyoruz. Sadece 'kahrolsun' demekle olmuyor, fiili dua gerek. Bu fiili dua nedir? Bizim oradaki kardeşlerimize gerçekten kardeşlik yapmamızdır. Çünkü Kur’an’da 'Müminler ancak kardeştir' buyuruluyor. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) de 'Müminler bir binanın tuğlaları gibidir', 'Müminler bir bedenin azaları gibidir' buyurmuştur. Müslüman, Müslümana zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Bunlar bizim inancımızın gereği ama bugün, adeta Gazzeli kardeşlerimizi düşmana teslim etmişiz gibi bir haldeyiz. Sahip çıkamıyoruz. İçebilecekleri su kalmadı. Temiz gıda yok. Su kaynağı kalmadı. Hijyen diye bir şey kalmadı. Çocuklar açlıktan ölüyor, insanlar feryat ediyor. Sizin gibi bir gazeteci, savaş enkazından çıkarılan bir yaralıya soruyor: 'Müslümanlara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?' O kardeşimiz cevap veriyor: 'Sanırım Müslümanlar ölmüş olmalı ki bize ulaşamıyorlar. Eğer ölmemiş olsalardı, bize mutlaka yardım ederlerdi.' İşte durum bu kadar acı. Biz adeta yaşayan ölüler gibiyiz. Bunu üzülerek ifade ediyorum. Eğer Gazze’den yükselen çığlıklara sessiz kalıyorsak, onların feryatlarını duymuyor, görmüyorsak, görmüyorsak ve işitmiyorsak o zaman bizde ciddi bir sorun var demektir." diye konuştu.

"57 İslam ülkesinin liderleri, hac mevsiminden günler önce Mekke’de bir araya gelmeli"

Hac mevsiminin fırsata çevrilmesi gerektiğini dile getiren Kır "Bir noktaya özellikle değinmek istiyorum: Hac mevsimi... Hac; mali, sosyal ve ibadet. Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi vesellem) hacda okuduğu Veda Hutbesi'ni baştan sona izleyip dinlediğimizde, oradan çıkarmamız gereken çok derin mesajlar olduğunu görürüz. Fakat ne yazık ki biz bugün bu mesajları anlamazlıktan geliyoruz. Her yıl 3 milyondan fazla hacı bir araya geliyor. Ama bu buluşmada İslam ülkelerinin siyasi liderleri yok. Onların yerine sadece dinî kisvesi olan birileri çıkıp 'Âmin, âmin, âmin...' diyor. Kardeşim, hac bu değil! İslam ülkelerinin ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye 57 İslam ülkesinin liderleri, hac mevsiminden günler önce Mekke’de bir araya gelmeli. Dünya genelinde yaşanan zulümler ve krizler Gazze, Yemen, Sudan, Arakan, Doğu Türkistan fark etmez masaya yatırılmalı. Bu krizlere nasıl müdahale edileceği konuşulmalı: Askeri mi, siyasi mi, ticari mi? Hangi yöntem etkili olacaksa, ona göre kararlar alınmalı. Bu, her hac mevsiminde mutat hâle gelmeli. Böylece dünyaya güçlü ve net bir mesaj verilmeli. Hani papa açıklama yapacağı zaman dünya nasıl pür dikkat kesiliyorsa, hac mevsimi geldiğinde de Müslüman liderler ne söyleyecek, hangi adımları atacak? diye bir beklenti oluşmalı. İşte o zaman hac ibadeti, gerçek anlamda hem bireysel hem de ümmet çapında yerine getirilmiş olur." şeklinde belirtti.

"Vicdan sahibi olan, Müslim veya gayrimüslim kim varsa doğuda, batıda, Avrupa’da ayaklanıyor"

Vicdan sahipleri her zaman gereğini yaptıklarını aktaran Kır "Vicdan sahibi olan, Müslim veya gayrimüslim kim varsa doğuda, batıda, Avrupa’da ayaklanıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama hani bir hadis-i şerif var ya: 'Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle düzeltin; elinizle gücünüz yetmezse dilinizle; dilinizle de gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin.' El ile düzeltme işi devletlerin; vatandaş ise diliyle bir şeyler yapıyor. Fakat bunda da sonuca ulaşamıyor. Onların liderleri ise iki yüzlü davranıyorlar. Fransa, İngiltere… Baksanız sanki israile karşı hemen savaş açacak gibiler. Ama öyle değil. Kendi ülkelerinde Filistin’in yanında yer almak isteyen ya da Filistin'de eylem yapanlar ya tutuklanıyor, ya ihraç ediliyor ya da oturma izinleri iptal ediliyor. Yani iki yüzlü davranıyorlar. Ben de bunu söylüyorum." dedi.

"Türkiye bir Osmanlı bakiyesidir"

Türkiye İslam coğrafyasına öncülük etmesi gerektiğini söyleyen Kır "Şu anda yapılması gereken iş bu: Ben her zaman Türkiye’nin İslam coğrafyasının bir ağabeyi, bir önderi olduğuna inananlardanım. Türkiye bir Osmanlı bakiyesidir. Osmanlı, 600 seneden fazla bütün dünya milletlerine önderlik ve liderlik yapmıştır. Onların hamisi olmuş, onları dış tehlikelere karşı korumuştur. Türkiye bunu tek başına yapsın da demiyorum. Çünkü bu bir koalisyon işidir. Dünya milletlerine ve İslam ülkelerinin liderlerine öncülük yapılarak, acilen biri bu iş için görevlendirilmelidir. Dışişleri Bakanı, başka bir bürokrat ya da sivil toplumdan bir kişi olabilir. Görevlendirilmeli ve İslam coğrafyası ayağa kaldırılmalıdır. Ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı." diye konuştu.

"Kendi ülkemizin yöneticilerini, liderlerini, parlamentolarını israile karşı harekete geçmeye zorlamalıyız"

Madleen gemisi ve yapılacak vicdan yürüyüşüne de değinen Kır, şunları söyledi:

"1 Haziran’da, Madleen gemisi öncülüğünde 12 aktivist kardeşimiz Fransa’dan, Türkiye’den 2 kardeşimiz, Almanya, Finlandiya, Hollanda gibi ülkelerden gelenlerle birlikte İtalya’nın Katanya Limanı’ndan yola çıktılar. 8 Haziran’da, tıpkı Mavi Marmara gibi. Yine israil bunları kuşatma altına aldı deniz güçleriyle. Tabii ki bu, Mavi Marmara gibi olmadı ama şu anda neticesini bilemiyoruz. Tutuklandılar. Ulusal Güvenlik Bakanları veya savaşla ilgili yetkililer talimat verdi. 'Çok güzel bir operasyon oldu, başarılı geçti. Bunlar alınacak, bir hapishaneye konulacak, tek tek hücrelere yerleştirilecek. Üzerlerinde Filistin’e ait ne varsa soyutlanacaklar,' diyorlar. Bütün Dışişleri Bakanları, şu bu, girişimde bulunuyor: 'Serbest bırakılsın' diyorlar. Yok kardeşim, Mavi Marmara’da yapılan hata burada yapılmamalı. Ben de bunu söylüyorum: Böyle sahip çıkma olmaz. Böyle bir tepki de olmaz. Gazze’ye ne götürülüyor? Silah mı? Hayır. Temel gıda ve insani ihtiyaç malzemeleri. Zaten bu yelkenli, sembolik bir anlam taşıyor. Yani resmi bir yardım gemisi değil ama böyle bir şeyin gönderilmesi bile zordur. Bu, dünya milletlerine verilen bir mesajdır. İyi yönde anlaşılması gerekir. Dünya milletleri ve İslam coğrafyasındaki bütün insanlar için söylüyorum: Elbette 'Kahrolsun israil', 'Kahrolsun ABD' diyelim. Bunu telkin edelim. Ama aynı zamanda kendi ülkemizin yöneticilerini, liderlerini, parlamentolarını israile karşı harekete geçmeye zorlamalıyız. Onları rahatsız etmeliyiz. Bu yapılmadan ilerleme mümkün değil."

"Siyonistler sadece Gazze’ye hâkim olmak için değil, tüm Orta Doğu’ya, hatta Arz-ı Mev’ud’a hâkim olmak için bu adımları atıyor"

Konuşmasının devamında Kır "Özellikle bunu ifade ediyorum. israil bunu inancı gereği yapıyor. Sadece Gazze’ye hâkim olmak için değil, tüm Orta Doğu’ya, hatta Arz-ı Mev’ud’a (vaad edilmiş topraklara) hâkim olmak için bu adımları atıyor. Bunu adeta ibadet niyetiyle yapıyorlar. Bu nedenle israil, başkalarına saldırmayacak bir hale getirilene kadar İslam coğrafyası gerekli tedbirleri almak zorundadır. 'Ticari ilişkilerimizi kestik!' diyorsak gerçekten kesmeliyiz. Bunu tüm dünya kamuoyuna duyurarak yapmalıyız. 'Diplomatik ilişkilerimizi kestik!' demeliyiz. 'Askerî ilişkilerimizi bitirdik!' diye açıkça ilan etmeliyiz. Çünkü o bölge ne sadece Arapların ne de sadece Filistinlilerin bölgesidir. Orası, Cenab-ı Hak tarafından kutsal sayılan bir mekândır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Kudüs’ten Miraç’a yükseldiği, çevresi mübarek kılınmış bu bölge, tüm insanlığın ortak emaneti olan bir yerdir." dedi.

"Bıçak kemiğe dayanmadı artık; bıçak, kemiği parçaladı, paramparça etti"

Son olarak Kır "Vicdan yürüyüşlerinin amacı da, kendi ülkelerinin liderlerini harekete geçirmek olmalıdır. Diğer tüm yürüyüşlerin amacı da bu doğrultuda şekillenmelidir. Aksi takdirde tabiri caizse kendi kendimize çalar, kendi kendimize oynarız. Bu da sadece bir şov olur; ötesine geçemez. Yürüyen ya da yürüyecek olan bütün kardeşlerimizi bu şekilde itham etmiyorum. Ancak bu yürüyüşlerin mutlaka bir hedefe, bir siyasi ve vicdani baskı gücüne dönüşmesi gerektiğini ifade ediyorum. Amaç artık çok nettir. Şu şunu dedi, bu buna hakaret etti gibi konuları geride bırakmalıyız. Bunlar bitti. Sözün hükmü kalmadı. Artık hiçbir sözün anlamı yok. Sözlerin anlamını yitirdiği bir noktadayız. Bıçak kemiğe dayanmadı artık; bıçak, kemiği parçaladı, paramparça etti. Bu yüzden hiç kimsenin sadece söz söylemeye hakkı yok. Varsa, kardeşim, fiilen Gazze’ye sahip çıkacaksın. Varsa, fiilen israilin karşısında duracaksın. Dostunu da düşmanını da çok iyi belirleyeceksin. Aksi takdirde, bugün dost sandığımız sahte dostlar, yarın karşımıza düşman olarak çıkacaklar. Bugün biz, farklı kimselerle, farklı bölgelerle karşı karşıya kalacağız. İşte Suriye yanı başımızda; artık biz israille komşu olduk, onu ifade ediyorum. Hayırsız bir komşu, zalim bir komşu, düşman bir komşu… Bu gerçeğe göre tedbirimizi alacağız ve İslam coğrafyasını da bu konuda uyaracağız. Çünkü bizim iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bunu buradan açıkça ifade etmek istiyorum." ifadelerine yer verdi.

ASTP Başkanı Kır: israil, başkalarına saldırmayacak hale getirilene kadar İslam coğrafyası tedbir almalı

ASTP Başkanı Kır: israil, başkalarına saldırmayacak hale getirilene kadar İslam coğrafyası tedbir almalı

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.