Sadık Emre

Sadık Emre

BİR MUSİBET BİN NASİHAT

BİR MUSİBET BİN NASİHAT

            “Bir musibet, bin nasihatten evladır.” Derler. Öyle ya musibet geldiğinde insan düşünür ve kendini sorgular.

            Sürekli söylenen söz tesir etmez. Belki de çok söylenmesinden kaynaklı artık tesirli olması söz konusu olmaz.

            Hal sözü, sözün halinden daha tesirlidir. Sözün söylenmesinden çok, ahval ve hal insanları daha çok etkiler.

            Bir musibet geldi başımıza. Öyle bir musibettir ki, tüm insanlığın başına bir bela oldu ve bela devam ediyor.

            Ama bu bela mıdır,  yoksa nimet midir? Bunu biraz irdelemek lazım. Biraz üzerinde durmak lazım.

            Zahiren şer görünen, hayır; hayır görünenin, şer olduğunu birçok olay ve durumla müşahede etmişiz.

            Onun için her şer'i ya da kötülüğü salt kötülük olarak görmemek gerekir. Kötülük olarak görünende de hayır bulmak gerekir.

            Malumunuz aylardır gündemimizi işgal eden ve bizleri eve haps eden Korona virüsü hepimizi bir şekilde korkuttu.

            Korona virüsü tüm Dünyayı istila etti. Öyle ki insanlar eğitimlerinden, işlerinden, ticaretlerinden oldu.

            Hastaneler dolup taştı. Kimi ülkelerde hastanelerde yer kalmadı. Seyahat etme özgürlüğü kalmadı.

            İnsanlar evlerinden çıkamadı. Dolaşıp gezme imkanı kalmadı. Kimileri işsiz kaldı. Üretim durdu.

            Hasılı birçok yönü ile kötülük ve şer olarak görülmek durumda olan Korona Virüsü ile ilgili acaba bir hayır yönü bulunabilir mi?

            Her şeyden önce ömrümüz boyunca normal şartlarda isteyerek veya dileyerek bazı şartlar oluşturulamazken zoraki de olsa oluşan durumlar var.

            Mesela bizler evde kalıp; kendimizi, ailemizi, Dünyamızı ve çevremizi sorgulamak durumunda kaldık.

            Yüce dinimiz, bize ne tavsiye ediyor? Diyor ki, hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.

            O halde ölüm gelmeden önce kendimizi hesaba çekmeliyiz. Yaşadıklarımızı ve geçmişimizi sorgulamalıyız.

            Daha açığı öldükten ve hesap defterimiz önümüze konulmadan hesabımızı biz önümüze koymalıyız.

            İşte bu şer olarak gördüğümüz durum yani Korona virüsü bizlere böyle bir imkan verdi.

            Öyle bir imkan ki, Dünya meşgalesi içinde yuvarlanıp giderken birden Dünya durdu sanki.

            Her şey bir şeridin kopması gibi (Hani derler ya ölüm geldiğinde film şeridi kopar) şerit koptu.

            İşte biz kopan şeridimize bakma fırsatı bulduk. Bu imkanı bulup tövbe istiğfar etme şansı yakaladık.

            O halde her şer'i salt şer olarak görme yanlış olduğu gibi, bu durumu da salt şer olarak görmemeliyiz.

            Yeter ki, bu durumu fırsat bilip bu durumdan ibret alıp kendimize birer ders çıkarmasını bilelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Emre Arşivi