Saadet Sarıtunç

Saadet Sarıtunç

Çocuklarımız Ve Okul

Çocuklarımız Ve Okul

BİSMİHİ TEALA

         Bayrama yaklaşırken yaşanılan coşku birde okullar yaklaşırken, çocuklar ve aileleri arasında yaşanır. Evet, yine bir eylül ayı ve yine bir okulların açılma telaşı her tarafı sarmış durumda. Hem uzun bir yaz tatili bitmiş, okula gitme coşkusu hem de çılgınca okul alışverişi telaşı. Ayakkabılar, çantalar, formalar, kalemler, defterler vs…Tabi bayramla okul arasındaki fark bayramlar her yerde herkesle kutlanırken okul coşkusu okulda arkadaş ve öğretmenlerle kutlanan tatlı telaşlardır. Hepimizin hayatta yaşadığı güzel anlardır.

         Veliler olarak çocuklar bizim her şeyimizdir. Onlar için yapamayacağımız hiçbir şey olamaz. Yeter ki elimizden gelen ve imkanımız dahilinde olsun. Okul çağına gelmiş çocuk için, eskiden yalnızca ilkokul zorunluyken şimdi ana sınıfı da zorunlu olmakla birlikte kreş tercih edenleri de sayarsak neredeyse okul yaşı 4-5lere düşmüş durumda.

        Evde anne baba kardeş haricinde başka yerde çok fazla yalnız kalmamış çocuk bir anda kendini farklı mekan ve kişilerle baş başa buluyor. Tabi başta zorlandığını, ilk günlerde alışsın diye çocuğuyla aynı sınıfta aynı sırayı paylaşan gördüğümüz velilerin fotolarına şahit oluyoruz. Başta zorlanmasına rağmen sürekli kişileri ve çevreyi gözlemleyerek alışan çocuk bu kez de evde okulu ve arkadaşlarını özler hale geliyor.

        Nereye gitseler kimlerle dolaşsalar da bu çocuklar kanımızdan canımızdandır. Olduğu gibi onları sahiplenir bağrımıza basarız. Ama gel gör ki okul hayatı başlayan çocuk daha evvel evden dışarı çıkmamış o eski çocuk değildir artık. Kan bağı bize bağlı olmakla beraber akıl bağı başka kişilere bağlanır ve kendine idoller bulur.

        Okul ve dışardaki hayat çocuklarımızın olmazsa olmazı olan bir gerçeğe dönüşür. Hayatlarına yön vermeye etken olan aile dışında, en önemli etkenlerden biriside okul olur. Dolayısıyla her ne kadar çocukların eğitimi için -saraylarda ki şehzadelerin her ders için eve gelen özel öğretmenlerden ders alma lüksü olamayacağından-bu ortamlarda bulunması elzem olsa da biz bir nevi gizli kameralarla izleme teknikleri üretmeliyiz. Bu gerek öğretmenleriyle sınıf ve sıra arkadaşlarını ara ara ziyaret edip sohbetler ederek gerekse de bizatihi evde uygun zamanlarda çocuğa günü Nasıl? Kimle? Nerede? geçirdiğini sorarak gözlem altında tutabiliriz. Çoğu öğretmenlerden duyduğumuz "yıl boyunca yüzünü görmediğimiz veliler var" bir öğretmenin de  "terziye kumaşı veren on defa uğrar prova yaparken bize can emanet ediyorlar bir kere gelmiyorlar" lafı gerçekten çok yerinde ve yaşanmaktadır. Okulla irtibatlı olmak yararımızadır.

        Allah korusun çocuğu izlemez isek uzun süre okula gitmeyip takip etmediğimiz çocuk okulda uygun olmayan kişilerle arkadaşlık kurup uygun olmayan hal ve tavırları takınarak kötü bir yola girmiş olabileceği kaçınılmazdır. Günlük yada haftalık olmasa bile ayda bir okula gidip takip edersek ola ki oluşmuş olumsuzluk fark eder etmez sıcağı sıcağına düzeltme imkanımız olabilmektedir. Çocuğu en sağlıklı bir yöntemle olumsuzluklardan koruma şansı yakalayabiliriz.

        Herkes malvarlığından bahsedip durduğu günümüzde, asıl varlıklarımızı göz ardı etmeyelim. Malvarlıklarımız değil gönül varlıklarımız olan çocuklarımıza her cihedde yakın arkadaş, dost, derttaş olmaya bakalım. En azından çabalayalım. Onlar bizim her şeyimiz olduğu gibi bizde onların her şeyi olalım inşallah.

       Çocuklarımızda, bizde Allah'a emanetiz.

       Allah'a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Saadet Sarıtunç Arşivi