Sözde "büyük bölge imamı" FETÖ'yü anlattı

Sözde "büyük bölge imamı" FETÖ'yü anlattı
Konya'da yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifadesine başvurulan örgütün 2014'e kadar sözde "büyük bölge imamı" Ü.Ç, FETÖ yapılanmasına ilişkin bütün bildiklerini anlattı.

İtirafçı Ü.Ç: "Her eyalet yılda bir bütün  mütevellilerini ramazan ayından önce himmet toplantısına çağırır. Bu  toplantılarda konuşmacı olarak İstanbul veyaAnkara'dan sohbeti güzel, hitap gücü  yüksek eski imamlar gelirler. Genelde konuşmacı olarak Fetullah Gülen'in yanında  yetişen, talebesi olan 'molla' olarak isimlendirilen kişiler gelirdi" - "Burada  mütevellilerden yıllık ne kadar himmet vereceği taahhüdü alınır. Mütevelliler  yıllık verebilecekleri himmeti söylediklerinde, oradaki imamlar veya diğer  şahıslar mütevellinin vermeyi taahhüt ettiği himmetin az olduğuna işaret ederek  miktarın iki katını vermesi için zorlanırdı. Bu zorlama herkesin içerisinde  alenen yapıldığı için istenen miktarı sosyal bir baskı olduğundan dolayı vermek  zorunda kalıyorlardı. Cemaat içerisindeki para alışverişlerinin hiçbirisinde  makbuz veya belge verilmez. Devlete karşı resmi bir sorumluluk olmaması için  resmi bir kayıt tutulmaz ve makbuz ya da belge verilmezdi"
 
Konya'da yürütülen Fetullahçı Terör  Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasına ilişkin şüpheli  olarak ifadesi alınan örgütün sözde "büyük bölge imamı" Ü.Ç, örgütün nasıl elaman  kazandığını, himmet toplantılarını ve devletten nasıl vergi kaçırıldığını  anlattı. 
 
Üniversiteyi kazandığı 2004'te öğrenci evlerindeki sohbetlere  katıldığını aktaran Ü.Ç, yurt görevlilerinin tavsiyesiyle cemaatin öğrenci evine  çıktığını bildirdi.
 
Bir süre sonra mütevelli grubu sohbet hocalığı yapmaya başladığını  belirten Ü.Ç, "Selçuklu eyaleti küçük bölge mütevelli sohbet grubunda yer aldım.  Mütevelliler telefonla aranarak gelip gelmeyecekleri tek tek sorulur, toplantının  yapılacağı yer hatırlatılırdı. Bu sohbetler genellikle sohbete katılan kişilerin  evlerinde sırayla yapılıyordu." dedi.
 
Grubun bir muhasebecisi olduğunu aktaran Ü.Ç, kendisinin üstündeki bir  üst kişinin direktifleri doğrultusunda grubunun toplaması gereken kurban, burs ve  himmet miktarlarını mütevellilere eşit miktarda dağıttığını söyledi.
 
"DAHA FAZLA 'HİMMET' VERMESİ İÇİN ZORLANIRDI"
 
Ü.Ç, mütevelli grubundakilerin belirlenen sayıdaki kurban ve burs  paralarını çevrelerindeki esnaf, eş ile dostlarından topladığını, eksik kalan  parayı ise ceplerinden tamamladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
 
"Bu paraları bazen nakit, bazen de müşteri senetlerinden verirlerdi.  Toplanan paraların nerede, nasıl kullanıldığını bölge eyalet sorumluları ve il  sorumluları bilir. 2012'ye kadar Selçuklu eyaletinde küçük bölge mütevelli ve  sohbet grubu imamlığı yaptım. 2012 başında büyük bölge imamı oldum. 2012 sonunda  Meram eyaletine büyük bölge imamı olarak atandım. 2014 yılına kadar burada büyük  bölge imamlığı yaptım. Bu sürede 6-7 ayrı mütevelli grup imamlığı, 15-20 tane de  ayrı ayrı sohbet grup hocalığı yaptım. Her eyalet yılda bir bütün mütevellilerini  ramazan ayından önce himmet toplantısına çağırır. Bu toplantılarda konuşmacı  olarak İstanbul veya Ankara’dan sohbeti güzel, hitap gücü yüksek eski imamlar  gelirler. Genelde konuşmacı olarak Fetullah Gülen'in yanında yetişen, talebesi  olan 'molla' olarak isimlendirilen kişiler gelirdi. Burada mütevellilerden yıllık  ne kadar himmet vereceği taahhüdü alınır. Mütevelliler yıllık verebilecekleri  himmeti söylediklerinde, oradaki imamlar veya diğer şahıslar mütevellinin vermeyi  taahhüt ettiği himmetin az olduğuna işaret ederek, miktarın iki katını vermesi  için zorlanırdı. Bu zorlama herkesin içerisinde alenen yapıldığı için istenen  miktarı sosyal bir baskı olduğundan dolayı vermek zorunda kalıyorlardı."
 
"RESMİ KAYIT TUTULMAZDI"
 
Örgütün yapısına da değinen Ü.Ç, şu bilgileri verdi:
 
"Cemaat içerisindeki para alışverişlerinin hiçbirisinde makbuz veya  belge verilmez. Devlete karşı resmi bir sorumluluk olmaması için resmi bir kayıt  tutulmaz ve makbuz ya da belge verilmezdi. Gelir seviyesi yüksek doktor, mühendis  gibi mütevelli gruplarına bazen sorumlu imam atanır. Ünite imamlarını, il imamı  seçer. Bu şahıslar genelde hitap gücü yüksek, etkileme kabiliyeti olan kişilerden  seçilir. Bildiğim kadarıyla ünitelerin toplantıları biraz daha gizli tutulur.   İmamlar ortalama 2-3 yılda bir grupları canlı tutmak maksadıyla değiştirilir.  Bazen de başarılı imamlar bir üst makama getirilmek için bir üst imamın  tavsiyesiyle hiyerarşik bir şekilde bir üstteki imama söylenerek, il imamının  kararıyla değiştirilir.  Her imama bağlı öğrenci evleri vardır. İmamlar bu  evlerde kalan üniversite mezunu öğrenciler arasından eli ayağı düzgün, konuşması  düzgün olan para işinden anlayanlar arasından tasarrufuyla kendine bağlı  muhasebeciyi seçer.  Küçük bölge imamlarının her birine büyük bölge imamları  tarafından belirlenen 5-6 öğrenci evi bağlanır. Bu imamlar evdeki öğrencilerin  her türlü ihtiyaçlarıyla ilgilenirler."
 
FETÖ ÜLKE İÇİNDE 7 BÖLGEYE AYRILIYOR
 
Ü.Ç, cemaatin ülke içinde 7 bölgeye ayrıldığını dile getirerek,  sözlerini şöyle sürdürdü:
 

"Bunlar Marmara, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz,  Ege ve İç Anadolu bölgeleridir. Bu imamlara bölgesindeki iller bağlanır. Her  bölgede bir imam bulunur. Bunlara bölge imamı denir. İl imamı, ilden sorumlu olan  kişidir. İlde cemaate ait bütün kurum ve yapılanmaların aksaklığa mahal vermeden  işlemesi için ildeki bütün işleri denetleyen ve yönlendiren kişidir. İlçe imamı  da ilçedeki cemaate ait bütün faaliyetleri takip eden, düzenleyen kişidir."
 
 
"Etkin Pişmanlık Yasası"ndan faydalanmak isteyen Ü.Ç, polisteki  ifadesinde FETÖ/PDY yapılanmasıyla ilgili bildiği bütün her şeyi anlatacağını  bildirdi.
 
Ü.Ç, 17-25 Aralık sürecinden sonra geçimini sağlamak için içerisinde  yer aldığı Fetullah Gülen yapılanmasından kopmaya başladığını, 2014'ün Ağustos  ayında cemaatle olan bütün bağlarını kestiğini öne sürdü.
 
Eyalet imamlarından gizlilik açısından iletişim için çeşitli  programların kullanılmasının istendiğini dile getiren Ü.Ç, kendisinin de örgüt  içerisinde kullanılan "kakao" isimli programı bir süre kullandığını kaydetti.
 
"Bu programı polisin takip ve tespit etmesinin mümkün olmadığını  söyledikleri için gizlilik açısından kullandım." diyen Ü.Ç, şunları ifade etti:
 
 
"Diğer birçok imamın çeşitli programları gizlilik açısından  kullandıklarını biliyorum. Himmet, mütevelli ve sohbet toplantılarına girmeden  önce imamlar ve sohbete katılan herkesin telefonları polis tarafından  dinlenmesini ve teknik takip yapılmasını önlemek amacıyla sohbet odasının dışına  bırakılırdı. Tespit edilen kurumların hiçbirisinde çalışmadım. Kurumların hepsi  cemaate bağlı kurumlardır. 2011 ile 2014 yıllarında sigortalı gösterildim.  Cemaatin imamlarının sigorta işlemleriyle eyalet muhasebecileri ilgilenmekteydi.  Buralarda beni çalışmış gibi gösterenler de onlardır. Bugüne kadar ben cemaatin  hiçbir kurumunda çalışmadım."
 
 
Ü.Ç, 2014 yerel seçimleri öncesi AK Parti'nin birinci olduğu illerde  ikinci olan partiye, diğer illerde ise hangi parti birinci ise ona oy verilmesi  talimatı geldiğini aktardı.
 
AK Parti'nin dershaneleri kapatma kararının cemaat tarafından "cemaati  bitirme çalışması" olarak algılandığını belirten Ü.Ç, 2012 sonuna doğru "AK  Parti'ye karşı tavır alınması", "sohbete gelen ve mütevelli grubundakilere bu  konuların işlenmesi", "AK Parti'nin cemaate yanlış yaptığının söylenmesi"nin  üstlerindeki imamlarca iletildiğini anlattı.
 
Ü.Ç. sosyal medya hesaplarından, "Cumhurbaşkanı ve AK Parti  hükümetinin cemaat okullarını kapatmasının yanlış olduğu" şeklinde paylaşımların  yapılmasının istendiğine işaret etti.
 
 
"İTAAT ET, KURTUL"

 
Gülen'in cemaat içerisinde nasıl görüldüğüne ilişkin de bilgi veren  Ü.Ç, şöyle devam etti:
 
"Cemaat içerisinde Fetullah Gülen'in veli, alim bir zat olduğu,  müçtehid yani fetva veren bir kişi olduğu kabul edilirdi. Cemaat içerisinde itaat  ile ilgili genel görüş ve anlayış, 'itaat et, kurtul' anlayışıdır. Cemaat  içerisinde çok fazla soru soran, söylenen şeylere itiraz edip muhalefet eden  kişiler sevilmez. Cemaatten ayrılmak isteyenler 'cemaatten ayrılırsan şefkat  tokadı yersin', 'manevi olarak sıkıntı yaşarsın' gibi sözlerle kararından  vazgeçirilmeye, ikna edilmeye çalışılırdı."
 
"BİR DOLAR GÖNDERME 3-4 YILDIR DEVAM EDEN BİR OLAY"

 
Cemaate ait okul, öğrenci evi, yurt gibi yerlerde kalan ve okuyanların  çevrelerindeki kişileri sohbetlere, yemeğe veya gezilere davet ederek eleman  kazanmaya çalıştığına değinen Ü.Ç, şunları kaydetti:
 
"Ayrıca sohbet ve mütevelli gruplarında yer alan kişiler de  çevrelerindeki kişileri bu toplantılara çağırarak 'eleman kazanma çalışması'  yapmaktadır.  Eleman kazanma konusunda genellikle dini duygular istismar  edilmektedir. Elemanlarda öncelik olarak aranan kriter itaatkar olmasıdır. Ayrıca  Allah rızası için faaliyetlerde bulunacak kişilere öncelik verilir. Dini konular  ve kavramlar, örnek şahsiyetler zaman zaman istismar edilmiştir ve tahrif  edilerek yozlaştırılmıştır.
 
Benim düşünceme göre Fetullah Gülen'in diyalog, hoşgörü gibi  söylemleri, son günlerde yaşanan olaylara bakıldığında tamamen maske olarak  kullanılmıştır. Fetullah Gülen'in bu takiyyeci tutumunu cemaatin hangi  düzeyindeki kişilerin bilip bilmediğini bilemiyorum. Yaşanan olaylar ve bugün  gelinen noktada olaylar arasındaki tezatlıklardan dolayı cemaate bağlı olan,  gönül verenlerin yaklaşık yüzde 80'i cemaatten ayrıldı. Yüzde 20'lik bir bölümün  cemaatin talimatlarına ölümüne biat ettiklerini biliyorum. Fetullah Gülen  Amerika'dan bir dolar gönderirdi. Hediye niyetiyle sembolik olarak gönderilen,  manevi bir bağ oluşturmak için yapılan bir şeydi. Bir dolar gönderme konusu  yaklaşık 3-4 yıldır devam eden bir olaydır."
 
 CEMAATİN "EVLİLİK"LERDEKİ ROLÜ
 
Ü.Ç, örgüt içindeki evliliklerin nasıl yapıldığına ilişkin ise şunları  söyledi:
 
"Cemaat içerisindeki bekar imamlara bir üstündeki bağlı olduğu imam  gelerek, 'evlenme zamanının geldiğini, evlenmek isteyip istemediğini' sorar.  Evlenmek istemeyenler, 'biraz daha bekleyeceğini' söyler. Evlenmek isteyenler  evleneceği bayanda olmasını istediği özellikleri (boy, güzellik, kilo, çalışıp  çalışmaması, memleketi gibi) bildirir. Onlar da cemaat içerisinden istenen  özelliklere uyan bayanın fotoğrafını getirerek gösterir. Fotoğraftaki bayanı  beğenmezsen, beğenene kadar farklı farklı bayanların fotoğraflarını gösterirler.  Fotoğraftaki bayanı beğenirse fotoğrafı gösteren imamın evinde uygun bir şekilde  görüştürülür. Her iki taraf da birbirini beğenirse evlilik sağlanır. Görüşme  esnasında eğer taraflardan biri diğerini beğenmezse evlilik olmaz. Bu işlem uygun  kişiyi bulana kadar devam eder. Buluşmadan önce erkek şahsın fotoğrafı bayana  gösterilmez."
 
 

Kaynak:Vatan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.