İslami Tavır!
Biz Müslümanlar hal ve hareketlerimizi sorgulamadan hayatımıza devam ediyoruz. Bu konuda hiçbir endişe de duymuyoruz.
Her şeyi garanti altına almışız gibi rahat davranıyoruz. Dönüşü olmayan bir yol üzerindeyiz. Belki de Tünelden önceki son istasyondayız.
İslami tavır içinde olup olmadığımızı sorgulayacağımız yer Kuran-ı Kerim ve Peygamber efendimizin sünnetidir.
Bunun yanında Asrı Saadeti de incelemeli Dört halifenin uygulamalarına bakmalıyız. Hz.Ebubekir’in Sıdk ve Cömertliğini, Hz Ömer’in Adaletini, Hz Ali’nin İlim kapısı olmasını ve Hz Osman’ın hayasını örnek almalıyız.
Kur’an Kerim der ki: “Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin” İster dostumuz için ister düşmanımız için olsun adaletin terazisini bozmamalıyız.
Adaletin terazi her zaman dengede olmalıdır. Düşmanımızın günahını çok sevabını az; Dostumuzun günahını az sevabını çok tartmamalıyız.
Vicdan terazisinin dengesi bozuldu mu insan bozulur. İnsan bozuldu mu toplum bozulur. Bugünkü toplumun buhran içinde olması da adalet terazisinin bozulmasından kaynaklanmaktadır.
Asrı Saadet devri neden yaşanmaz? Çünkü bizde, Hz.Ömer’in adaleti bir daha yaşanmayacaktır anlayışı olduğu için Asrı Saadet yaşanmıyor.
Hz.Ömer’in Adaleti denilince kimimiz biz Hz.Ömer miyiz ki Hz.Ömer’in adaleti olsun? Der. Oysaki kimse Hz.Ömer’in adaletini uygulamaya ve en azından bu yolda yürümeye çalışmaz.
Hz.Ömer bir gün bir konuda davalık olup kadı’nın karşısına çıkar. Hz.Ömer ve davacısı beraber Kadı’nın önüne çıkarlar. Kadı Hz.Ömer’i görünce ona oturması için ayrıcalıklı bir yer gösterir. Hz.Ömer hiddetlenerek der ki: “Ey Kadı sen daha davanın başında adaletsiz davrandın. Oysaki buraya gelen her kim olursa olsun ayrıcalıklı olamaz, olmamalı”
İslami tavırlarımızda ne ifrat ne de tefrit olmalı. Çünkü Kur’an’ı Kerimde Yüce Yaradan der ki: “Biz sizi mutedil bir ümmet yaptık” yani ne fazla ne az tam ölçüsünde.
Yahudilerin bir tokat atana roket atması kadar ifrat, Hıristiyanların “Sana bir tokat atana sen diğer yüzünü çevir” diyecek kadar da tefrit olmamalıyız.
İslam hukukta kısas tavrı içinde ama merhameti ve affı daha üst seviye görmektedir. O halde İslam’ın öngörmediği ve yapılmasını istemediği tavır içinde olmamalıyız.
Masumiyetin kaybolmasına izin vermemeli ve zulme asla rıza göstermemeliyiz. Ne zalim, ne de mazlum olmalıyız.
Hz.Bediüzzaman’ın meşhur; “Bir gemide bir masum ve dokuz cani olsa, o tek masum için de olsa, o gemi batırılmaz” düsturunu hayatımıza hakim kılmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.