11 Mayıs 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara20°C
  • İzmir21°C
  • Antalya19°C

NAMAZ VE KULLUK BİLİNCİ!

Sadık Emre

18 Haziran 2017 Pazar 15:42

Her gün beş vakit kıldığımız namazın her rekâtında okuduğumuz Fatiha suresinde Cenabı Allah’ın temel vasıfları sayılmaktadır. Cenabı Allah için Rahman ve Rahim sıfatlarını okuyoruz. Rahman ki yeryüzünde Müslüman olsun, gayrı Müslim olsun, ateist olsun, bitki olsun, hayvan olsun ve ne olursa olsun her şeyin, her varlığın ihtiyacını gideren yegâne ve tek yaratıcı. Sonra Rahim sıfatını kullanıyoruz. Sonsuz merhamet sahibi olan Allah’tan merhamet dileniyoruz. Maliki yevmi din diyerek ahirette ceza ve mükâfat verecek yegâne yaratıcı diyoruz. İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în diyoruz. Sadece Allah’a ibadet ettiğimizi ve sadece Allah’tan istediğimizi dile getiriyoruz. Diyoruz ama gerçekte bu şekilde yapıyor muyuz? İsteklerimizi ihtiyaçlarımızı Allah’tan mı istiyoruz? Yoksa bekası olmayan zavallı yaratıklarından mı istiyoruz?

       Patrona, zengine, vekile, şeyhe ve lidere mi yöneliyoruz? Kalbi ve zihni yönelmemiz kimedir? Kalbimizde kimin sevgisi, kimin muhabbeti öncelliklidir? Gerçekten herhangi bir sıkıntımızda kime dönüyoruz, kimden istiyoruz? Samimi olarak düşünüp iç muhasebeden geçirelim kendimizi. Gerçek anlamıyla sorunumuzu çözecek olanın Allah olduğuna inanarak Cenabı Allah’a yöneliyor muyuz? Yönelip dua ‘da bulunmuyorsak o zaman ne ehemmiyetimiz bulunmaktadır? Cenabı Allah Ayeti Kerime’de der ki: (Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” (Furkan Suresi, 77) Cenabı Allah bize dua ettiğimiz sürece değer verir. Zaten bizim Allah’a dua etmemize de Allah’ın ihtiyacı bulunmamaktadır. İhtiyaç sahibi olan bizleriz. Dua etmemizi bizim için isteyen Allah (c.c) nasıl dua etmemiz gerektiğini de bize açıklıyor. Buna göre Cenabı Allah (c.c) “Rabbinize yalvararak ve gizlice dua ediniz. Çünkü O haddi aşanları sevmez.” (A'raf Suresi, 55) O halde samimi bir yönelişle yönelmemiz lazım. Riyasız ve gösterişsiz bir şekilde yoğunlaşarak dua etmemiz gerekir ki, dualarımız kabul edilsin. Toplum içinde yapılan ibadetler örneğin kıldığımız namaz bir bakıma zedelenebilir. Nedenine gelince Namaz kılarken; topluma karşı gösteriş içine girebilir, düzgün kılmaya çalışırken etraftakilerin bizi kınamamaları, yanlış kılıyor dememeleri ya da “Ne güzel namaz kılıyor!” demeleri için namaz kılıyor olabiliriz. Kıldığımız namaza bu şekilde riya bulaştırıp kıldığımız namazı zedeleyebiliriz. Bu tür hadise ve durumları engellemek için öncellikle yalnız kaldığımız ortamlarda, sessiz bir mekânda ve özellikle de karanlığın çöktüğü anlarda kılınacak namazları önemsemeli ve kendimizi bu tür namazlarla yetiştirmeliyiz. Bir bakıma antrenman niteliğinde olacak bu tür namazlara ruhumuz ve bedenimizi alıştırmalıyız.

        Namaz’da huşu ve huzur bulacak seviyeye gelmeliyiz. Artık namazı kısaltmada değil, uzatmada refah ve huzur bulmalıyız. Yalnız, kılınan namazlarda ruhun ve bedenin alışması ile toplum içinde kılınan namazlardan da verim alabiliriz artık. Frekansımızı Allah’a doğru odaklamış olarak kıldığımız namazlarda etraftan gelebilecek parazit frekanslardan etkilenmeyiz artık. Parazit ve bozucu frekanslar ana frekansımızı etkilemeyecek artık. Cenabı Allah ile aramıza başka kimseleri veya nesneleri sokarsak frekansımız bozulur. Belki de bir daha frekansı yakalayamayız. O kadar gayretimiz ve uğraşımız boşuna gider. Nitekim İslam’da, aracı ve aracılık yoktur. Her zaman ve her yerde Allah’a yönelebilir ve Allah’tan isteyebiliriz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.