Çakalların Dansı!
Yazının başlığındaki iticilik ne kadarda dikkat çekici değil mi? Darbı meseller de gizlenen ince nüanslarda aynen ilgi çekicidir. Hayatın kendi seyrinde siyasi kulvarda, siyasetin ve liderliğin en iyisi benim, en iyi ben anlarım söylemleriyle öne çıkıp peşlerindeki kalabalığı heba edenlere ithaf olunur.
Dans: Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri
Burada Mevlana’nın “Çakal” hikâyesi biraz daha ışıklandıracak meseleyi
Bir çakal bir boyacı küpüne düştü. Küpün içinde biraz kaldıktan sonra postu boyanmış olarak küpten çıktı. Küpten çıktığında, derisinin ve tüylerinin boyandığını gördü.
Boyalı tüyleri parlak bir renk almıştı. Güneş vurdukça renkler parlıyordu. Tüylerini böyle rengârenk gören çakalın aklı başından gitti. Diğer çakalların yanına koştu. Onlara kendini gösterdi. Çakallar onu böyle görünce:
"Ey çakal nedir sendeki bu hal?" dediler. "Bu rengarenk tüyler, bu sonsuz neşe sana nereden geldi?.. Böylesine gururlanıp kibirlenmenin sebebi nedir?"
Çakallardan biri öne çıktı:
"Ey dost!.. Sen hile mi yapıyorsun? .Yoksa sen manevî bir mükafata kavuşup Salihlerden biri mi oldun?.. Bence böyle boyanarak meydana çıkıp boş laflar ederek kendini göstermen, bizleri kandırmak için hilekârlıktır. Hileye sapıp utanmazlığı ele aldın. Manevî zevkler Enbiya ve Evliya gibi Allah dostlarına, utanmazlık da hilekârlara mahsustur. Senin gibiler, bizim gibi saf kişilerden iltifat görmek için biz hoşuz, Salih kimselerdeniz derler. Hâlbuki sizler hiç de hoş olmayan kimselersiniz."
Bu sözleri duyan çakal, konuşan çakalın yanına geldi. Kulağına fısıldayarak konuştu:
"Bak şu renklerime!.. Kimin benim rengimde bir putu var. Görüyorsun ki tıpkı bir gül bahçesi gibi güzel bir hale gelmişim. Böylesine güzel renkler taşıyorum. Bana karşı gelme, çabuk karşımda eğil, secde et!.."
Sonra bütün çakallara seslendi:
"Ey çakallar!.. Aklınızı başınıza toplayın, sakın bana çakal demeyin. Bu güzelliklerin bir çakalda bulunması mümkün mü?.."
Bu sözleri duyan diğer çakallar etrafına toplandılar. Biri:
"Efendimiz, size ne dememizi istersiniz?.." dedi. Boyalı çakal gururla:
"Bana müşteri yıldızına benzeyen erkek tavus kuşu deyin" dedi.
Biri sordu:
"Peki ama tavuslar gül bahçelerinde cilveler yapar, nazlı nazlı dolaşırlar. Sen de öyle cilve yaparak dolaşabilir misin?.."
"Hayır!.."
"Peki tavuslar gibi ötebilir misin?.."
"Hayır!.."
Çakallar üstüne yürüdü.
"Ey sahtekâr!.." diye bağırdılar. "O halde sen tavus değilsin. Boşuna bizi kandırmaya çalışma. Tavusun renk renk olan tüyleri kökten gelir. Sen geçici renklerinle nasıl olur da tavus olduğunu iddia edersin."
Bundan sonrası bizim olaya bakış açımızın sınırlarını zorlayacak, olayların iç yüzünü görmeden boya küpüne düşen çakal gibi öne atılanlara. Ey sahtekârlar siz öncelikle kendi değerlerinize sahip çıkın bu değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu biz sizlerin üzerinde görmek istiyoruz yoksa renga renk boyamanız kendini kandırmaktan öteye gitmez millet ne mal olduğunu yakın bir zamanda anlar.
Birde boya küpüne batırılıp müzik misali söylemler ve medyanın öne çıkarmasıyla bize müşteri yıldızına benzeyen erkek tavus kuşu gösterilmeye çalışılan çakallar var piyasada, işte bunların dans etmesi ilginç oluyor dikkat çekiyor.
Kökten gelmeyen tüyler bir gün aslına dönecektir ne kadar da danslarınızla kapatsanız bile, kim olduğunuz belli olacak dans etmeniz bir fayda vermeyecek.
El üstünde tutulanların ayaklar altına nasıl düştüklerini yakın bir zamanda gördük.
Rabbim bizleri Hakkı hak olarak görenlerden eylesin…
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.