İyi mi? Ne Kadar!
Bu yazımızda ruh halimizin ne kadar iyi olduğu konusuna değinmek istedim. Sorulan klasik sorulara verdiğimiz iyinin, ne kadar iyi olduğuyla ilgili olacak.
Kişi kendi tarih sayfalarında dolaştığında, geçmişten gelen bir hüzün kaplar, yanlışlarıyla, doğrularıyla bir özlem duyar geçmişine, yapamadıklarına hayıflanır, iç geçirir erişememenin verdiği hüzün vardır gözlerinde, geleceğe umutla bakmak istercesine silkelenmek ister fakat ilerleyen yaşı istediklerini ona vermez olur.
Gelin burada geçmişe ışık tutan hatırladığımızda ilaç gibi gelecek bir misalle devam edelim.
Zamanın birinde padişahın biri yaverlerine der ki : “Bana öyle bir şey getirin ki hüznümü bir an evvel sevince, sevinçli bir halde isem hüzne çevirecek şeyi bulun getirin” demiş, ülkenin her yerine tellallar çıkararak padişahın bu isteğini yerine getirmişler.
Uzun bir zaman geçmesine rağmen, hiç kimseden hüznü sevince, sevinci hüzne dönüştürecek şeyi bulmadan, hüzünle yaverler saraya dönerken, yaverlerden biri pazara gitmesi gerektiğini söyler ve gider. Pazarda dolaşırken yaşlı bir yüzük satıcısına yaklaşarak yüzüklere baktığında yüzük satıcısı, yaverin durgunluğunda bir derdi olduğunu hemen anlar. Nedir derdin evlat? diye sorar. Yaver başlar anlatmaya; padişahın onlardan isteği şeyin ne olduğu bütün ayrıntılarıyla anlatır. Yaşlı yüzük satıcısı yarın gel padişahın isteğini sana vereceğim der. Yaverin birden gözleri fal taşı gibi açılır şaşkınlıktan ne diyeceği şaşırır, tamam der ve sabah olmasını heyecanla bekler.
Sabah olunca hemen yaşlı yüzük satıcısının yanına koşar, dün vermiş olduğu sözü yerine getirmesini söyler. Yaşlı adam mendilinden bir yüzük çıkararak yavere verir. İşte bu senin aradığındır evlat der. Yüzüğün üzerinde bir yazı vardır padişahın istediği budur der. Yaver bir koşu saraya gider, padişah eğlence şöleninde iken, birden yaverin gelişiyle bir şeyler bulduğunu anlar ortamı sessizleştirir, yüzüğü padişah’a uzatır, işte aradığınız der. Padişah yüzüğü ve onun üzerinde ki yazıyı okuduğunda tamam der aradığım budur. Eğlence merasimine son verilmesini ister.
Yüzüğün üzerinde ki yazı bizim de hüznümüzü bir anda sevince, sevincimizde hüzne bir yazıdır. Yüzüğün üzerinde ”Bu da gelir, bu da geçer” yazıyordu. Zamanın, en iyi ilaç olduğu, bir gün geçeceğini ne hüznün, nede sevincin daimi kalmayacağını anlatan güzel bir misaldir. Fakat dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var hüzünde, sevinçte kalıcı olan bu zamanda nasıl bir ruh haline büründüğümüzdür.
Sevinçli anlarımızda yaptıklarımızla, hüzünlü anlarda yaptıklarımız hep kayıt edilmektedir. İşte biz bu anlardaki davranışlarımızdan sorumlu olacağız yoksa geçmiş zaten ölmüş ve erişilmezdir, bir gün şimdiki anlarımızda geçmiş olacaktır.
Bu günün siyasi ortamından bir nebze olsun uzaklaşıp, “Bu da gelir bu da geçer” deyip her anımızın kıymetlendirmeliyiz.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.