Makamın Kadar Konuş!
Hayat, insanoğlunun içinde bulunduğu, doğumundan ölümüne kadar olan sürede, kendisine biçilen bir zaman aralığı, bu zaman aralığında, kendisine takdir edilen bir makama sahip bulunmaktadır. Tabii olarak bulunduğu makam onun yaşam tarzını etkilediği gibi, toplum içindeki duruşunu da belli etmektedir.
Makam bazen yere göre değişkenlik gösterir. Bunu güzel bir misalle detaylandıralım:
Aç kurt günlük ihtiyaçlarını karşılamak için çıktığı yolda, karşıdan görünen köye doğru bir şeyler bulurum ümidiyle koşmaya başlar. Köyün girişinde yüksek bir evin çatısında gördüğü bir karartıyla sevince kapılır, karartı bir keçiye aittir yaklaştıkça netleşen görüntü iştahını açar, binanın altına geldiğinde, binaya çıkmak için her hangi bir yükseltinin olmadığını görür, beklemeye başlar. Bunanla beraber başta tedirgin olan keçi, kurdun çıkamadığını görünce tedirginliğini üzerinden atmakla beraber, kurda küfür etmeye, hakaret etmeye, aşağılamaya başlar. Kurt bu sözler üzerine öfkelendikçe öfkelenir, fakat elinden bir şey gelmediği için öfkelenmekten öteye de geçemez. Bu manzara uzun bir süre böyle devam ettikten, sonra kurt tarihe geçecek sözü söyler.
”Senin hakaret ve küfürlerin şahsından değil makamındandır, in aşağıya söylemlerine öyle devam et bak neler oluyor diyerek oradan uzaklaşır.
Gelelim hikâyedeki makamdan çıkarılacak derslere, insan değerinden fazla bir yükseklik kazandırdığında, o makamda bulunan kişi değerinden aşağı bir seviyede ise böyle söylemler kaçınılmaz olur, aşağıda bulunan ne kadar kuvvetli olursa olsun, söylenmekten öteye geçemez.
İmtihanın gereği olarak söylemlerin, bir gün eylemlere dönüşeceğini unutmamak gerekir. Söylenenler ne kadar doğru ise, birde bunu bulunduğun şart ve konuma göre değerlendirmek gerekir. Yeni yemekten kalkmış birine açlığın tanımını sorduğunuzda alacağınız cevap size çok basit gelecektir, yaşayanın çektiği tarif edilemez bir hissiyattır.
Günümüz siyasi ortamında aynı şeylerle hepimiz karşılaşmışızdır. Makamın insanları nasıl değiştirdiğini söyler dururuz, aynı makama, makamı eleştirenler geçtiler mi makam sahiplerini, aratacak davranışların bulunduğunu da tarih çok karşımıza çıkarmıştır.“Gelen gideni aratır” sözü tecrübe ile ispatlanmıştır.
Kısacası makamı ve bulunduğu kademeyi doldurmak liyakat ister, yoksa hikâyenin özündeki gibi yükseklerde olsan bile, aslının neler yapacağını aşağıda görmek gerek, makamın verdiği yüksekliğin geçici olduğunu bilmek, davranışlarını ona göre şekillendirmek gerek, yoksa yükseklik ayağının altından kaydımı, sonu hüsranla biten neticelere maruz kalınabilinir. Hangi konumda olursa olsun insan, öncelikle bulunduğu makama layık olup olmadığını bilir, siyasi entrikalarla bir yerlere yükseleyim de ne olursa olsun mantığıyla hareket etti mi, sonuç gerçekten hüsranla bitecektir. Çünkü makamın hakkını vereceğine, değer verdiği bütün kıymeti de yitirecektir.
Rabbim bizleri hak yolundan ayırmasın, bizlere hakkı hak olarak gören kullar zümresiyle beraber kılsın.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.