Herkes adalet diyor da, bu adaletsizlikleri kim yapıyor?
Evet herkes Hak, Adalet, Barış, Özgürlük… Diyor da, bu değerleri katledenler kimler?
Hep başkalarını suçluyoruz da, kendini sorgulayan yok. Düzeltmeyi hep başkalarından istiyoruz da, düzelmesi yönünde bir çabamız yok. Bilakis bozuyoruz veya bozmaya destek veriyoruz.
En basitinden; bunca işaretlere, geniş yollara ve trafik cezalarına rağmen yollardaki sermekeşliğe bakın. Şehir içindeki aşırı hız mı dersin; trafikte olduğunu unutmuş yanındaki manitasıyla veya cep telefonuyla kendinden geçmiş deli kanlıyı mı dersin. Durakta değil de yol ortasında yolcu indirip bindirerek yolu kapatan dol-muşları mı dersin. Kavşak ve Işıklarda park eden araçları mı dersiniz? Ve trafiği en çok ihmal edenler, en tahammülsüz kişilerdir. Çoğunun özel yapılmış kavga sopası hemen elinin altındadır.
Hastaneler çok mu farklı? Belki de en rahat muhatap olabileceğiniz doktorlardır. Bir masa kapanın havasından geçilmiyor, hizmet etmeleri gereken halka üstten bakıyor minnet ediyorlar. Hastalar çok mu farklı? Hayır, bazı hasta veya yakınları da en uysal gördükleri doktora bağırmak, hava atmak için bahane arıyorlar. Randevuyla çalışan hastanelerde herkesin muayene saati belli ve kapıdaki ekranlardan çağrıldıkları halde; kapıda yığılmalar oluyor, hak-hukuk dinlenilmeden kim kimin önüne geçebilirse. Bazı utanmazlar hastaneden tanıdıklarını önüne alarak ve personel de utanmadan, kapıdan sırasını bekleyen bunca hastayı yok sayarak içeri girebiliyor.
Irkçılığı, mezhepçiliği yeriyoruz da, bunları kim yapıyor? Belki bunlardan daha yaygın ve daha zararlı olan partizanlığı kimler yapıyor? Hükümetleri eleştiririz ki bu en tabii hakkımızdır. Ama hükümetin her şeyine karşı çıkan muhalefet ve destekçileri, kendi partileri ve yönetimlerindeki Belediyelerde yapılan aynı yanlışlara neden karşı çıkmazlar? Hangi muhalefet partisi ve siyasiler, Vekillerin imtiyazlarına, yüksek maaşlarına, dokunulmazlıklarına, çok maaşlı oluşlarına, fazlalıklarına… İtiraz ediyor? Hükümet için getirdikleri yolsuzluk, adam kayırma, liyakatsizlik, rüşvet, israf, partizanlık, ihaleye fesat karıştırma… Suçlamalarının hepsi, kendi yönettikleri Belediyelerde fazlasıyla var. Ve adil olması, hak sorması gereken vatandaş, kendi partisinin bütün yanlışlarına gözünü kapatıp, karşı tarafa saldırıyor. O paslı gözlükleri çıkarıp da bir akıl ve vicdanınızla bakın da sizin desteklediğiniz siyasetçilerin çoğunun İzmir, Bursa, Antalya, Marmaris, Bodrum, Mersin… Ve Avrupa’daki yatırımlarını görün. Ha bunların çoğunun yatırımlarını başkalarının adlarına yatırdıklarını da unutmayın.
Güya asılsınız! Haklarınızı gözetlemek için göndermeniz gereken vekillere militanlık yapıyorsunuz. Yüksek maaşlarla, dokunulmazlık zırhı ve imtiyazlarla şımaran Vekillere hesap soracağınıza, onları kutsuyor ve hesap sorulmasını istemiyorsunuz. Tabi, haklı haksız diğer bütün siyasiler cezalandırılsın ama sizin siyasileriniz hükümet olsun istiyorsunuz…
Yok arkadaş yok!
Sen, ben, o; biz, siz, onlar hep beraber düzelmedikçe; başkalarının hak ve hukukuna saygı göstermedikçe, ortak yaşam bilincine varmadıkça hiçbir şey düzelmez. Adalet, her şeyi yerine koyma ve herkesin hakkını vermektir. Bu hak bazen ödül, bazen ceza olur. Siz suçta işleseniz ödülü hep kendinize, cezayı da hep muhaliflerinize istedikçe bırakın düzelmeyi, bozmanın ve kötülüğün müsebbibi olursunuz. Adaletin sağlanması için, suçların cezai bir müeyyidelerinin olması gerekir. Avrupa bunu yapmış ve herkese uyguluyor. Ama sizler suç işleyen kendi partililerinizi, zenginleri, gazetecileri, siyasetçilerinizi muaf ve kusursuz gördükçe kötülüğü yayarsınız.
Allah (cc) “Şüphesiz ki, bir topluluk kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez…” Buyurmaktadır. Rad-11
Hak, Adalet, Barış, Özgürlük ve insanlıktan yana olanlar; bütün önyargı, tarafgirlik zincirlerini, siyasilere kul ve militanlığı bir kenara bırakıp, bu değerler uğrunda iyi ve iyiden yana tavır almalıdırlar. Ancak o zaman bu değerlerin hayat bulduğunu göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.