Siyasetin kulu kölesi olanlar ise cabası. “Her dönemin adamı” denilebilecek adamlar ise giderek artmaktadır.

Milletvekiline yaranıp hak etmediği makama gelmek için türlü türlü hareketler, yağ çekmeler, eğilip bükülmeler Müslümanı şahsiyetinden uzaklaştırmıştır.

“Eski çamlar bardak oldu!” bir zamanlar memur olanları bile tekfir edenler Devlet’in  yüksek makamlarına gelmek için yapmadıkları hareket ve fiil kalmamış durumdadır.

Nedense “En fazla kınayanlar, en fazla çıkar elde etmeye çalışır hale gelmiş.”

Aslında bunun sebebini de hadisi şerife bağlıyorum. Çünkü hadisi şerif’te; “Bir insan kınadığı fiili yapmadıkça ölmez” diyor.

Öyleyse neyi eleştirdiğinize bakmalısınız. Eğer ki doğru olan fiili, hareketi ve eylemi eleştiriyorsanız sizin de aynı duruma düşmeniz muhtemeldir.

Öğrencilik yıllarında aynı arkadaş çevresinde bulunduğum arkadaşlardan biri diğerini sırf Refah Partisi mitingine gitti diye eleştirdi, kınadı hatta tekfir etme derecesine getirdi. Yıllar geçti öğrencilik yılları bitti.

Refah Partisi mitingine giden arkadaşı eleştiren ve tekfir eden kişi Doğru Yol Partisi’ne aktif olarak katılıp bundan dolayı iftihar etmeye başladı.

Eleştiri elbette yapılabilir. Ancak doğru kurallar üzerine yapılmayan eleştiri ve kınama bumerang gibi insana döner.

Tüm bu söylenenler Kapitalist çağında Müslümanın durumunu yansıtan olaylardır. Birey olarak Müslüman toplum içinde kendini değerlendirmektedir.

Kapitalizm içinde diğer bireylerle maddi olarak kendini karşılaştırmaktadır.

Karşılaştırmalar da kendinden ekonomik olarak düşük kişilerle değil ekonomik yönden daha yüksek kişilerle mukayese etmektedir.

Daha önce bir bisikleti olmayan Müslüman artık eski model bir arabaya sahip olmuştur.

Ancak mukayese ettiği kişilerin sıfır model araçları bulunmaktadır. O halde onun da sıfır modeli aracı olmalıdır. Zira karşılaştırdığı kişiden neyi eksiktir. Ne yapıp edip sıfır araç almalıdır.

Kredi alır, rüşvet alır, kul hakkı yer ve aracı almaya muvaffak olur. Ama araba için kredi alınca aldığı para faiz olmaz! Zira kapitalizmin sözcüsü konumunda olanlar fetva da vermektedir.

Belamlar ve bauralar gırla artık. Bir, iki tane de değil.

İstediğiniz kadar istediğiniz derece de fetva bulmanız mümkün. Yeter ki paradan bahsedin. Rüşvet alır ama bu zaten rüşvet değildir. Kendinin çoktan hak ettiği bir paradır.

Zira maaşı düşük ve kendini geçindiremez durumdadır. Ya da aldığı para verdiği hizmetin karşılığıdır. Kul hakkı yemesini de bir “Kul hakkı yeme” olarak görmez.

Çünkü zaten insanlar bilerek ve isteyerek buna razı olmaktadır. “Ne yani zorla mı onlardan aldım!” diyerek kendini kurtarmaya çalışır.

Aslında kendini kurtarmaya çalışınca ne kadar da battığının farkına varmaz. Ama derler ya “Minareyi çalan kılıfını hazırlar!” işte aynen öyle minare çalınmıştır ve kılıf da hazırlanmıştır.

Netice itibari ile sıfır model araç alınmışsa ortada başarı vardır. Kimin başarısı bu? Elbette Kapitalizmin başarısı.