Kürtleri Kim Vurdu?
İslam’ı kabul etmeden önce Kürtlerin tarih ve kültürleriyle ilgili çok şey yok elimizde. Olan şeyler de tartışmalı ve zan üzerine kurulu. Gerçek olan şu ki, bu toprakların kadim halkı olan Kürtler, bu topraklar üzerinde yaşanan savaşlarda mağdur edilmişler, ezilmişlerdir.
Kürtler ancak İslam inancıyla birlikte tarih sahnesine çıkmışlar ve ilim, askeriye ve kültür alanlarında varlıklarını kabul ettirmişlerdir.
Hz.Peygamber zamanında Müslüman ve Sahabe olan Caban el Kurdi ile başlayarak ilmin her alanında şahsiyetler yetiştirmişlerdir. Öyle İslam düşmanlarının Kürt halkını İslam’dan soğutmak için yalan ve iftiralarla dolu “ Müslümanlar Diyar- ı Bekir’i fethederken bizi katlettiler…” iftiralarının hiçbir gerçeği yok. Söyledikleri rakamlar çok abartılı, katledildiklerini ileri sürdükleri Ézidiler ise ancak 4-5 asır sonra ortaya çıkmışlardır. Ayrıca o dönemlerde bölgenin hâkimiyeti tamamıyla Rum ve Sasaniler arasında el değiştiriyordu. Yapılan bütün savaşlarda da Kürtler katlediliyor, zarar görüyorlardı. 638 yılında İslam ordusu Diyar- ı Bekir’i kuşattığında, Bizans işgali altındaki Amid’in (Sur içi) başında Bizans valisi olarak bir Hıristiyan olan Melike Meryem bulunuyordu. Müslümanlar halkla değil, işgalcilerle savaştılar ve Amid’i Bizans işgalinden kurtardılar. Rum ve Sasani zulümlerinden bizar olmuş Kürtler, İslam’ı bir kurtuluş görerek Müslüman olmuşlardı.
Kürtler Müslüman olduktan sonra Devletler kurmuşlar ve ilmin her alanında şahsiyetler yetiştirmişlerdir. Kürtlerin kurduğu bazı devletler:
Şeddadiler (951-1174), Revvadiler (955-1071), Hasneviler – Hasnewiyun (959-1211), Mervaniler (990-1085), Eyyubiler 1171-1251) ve Kadı Muhammed ve Mele Barzani tarafından 1946 yılında kurulan Mahabat Kürdistan Cumhuriyeti… Tabi sol kesimin bize unutturmaya çalıştığı ve 1929’da Stalin tarafından yıkılan “Kürdistan’a Sor” u unutmamak lazım.
Batının laik ve ulusalcı hastalıkları aramıza fitne tohumları koymadan önce, bölgede kurulan devletlerde her ırktan insanlar rahatlıkla görev alabiliyorlardı. Kürtler de, bölgede kurulan Türk, Arap, Fars devletlerinin en üst kademelerinde görev almışlar. Mesela İstanbul fatihi Sultan Mehmet’in hocası Gürani-Gorani Kürt’tü. Mesela meşhur Ebu Müslim-i Horasani Kürt’tü. Mısır’a kadar bütün Arap dünyasına hükmeden Eyyubi devletini kuran Selahattin Eyyubi Kürt’tü…
Ebu Hanife el Dinaveri, Ali Hariri, Maverdi, Abdulsamed Babek, İbnü’l Esir, Ebu-l İz el Cezeri, Seyfeddin Amidi, İbni Cezeri, İdris-i Bitlisi, Şeref Xan, Mele Ahmed-i (Melayé) Ceziri, Feqiyé Teyran, Ahmed’é Xané, Said Nursi… Gibi binlerce Âlim ve ilim adamı yetişmiştir.
İlk Kürdistan tabirini bir Türk devleti olan Selçuklular kullanmıştır. Osmanlı döneminde içişlerinde bağımsız olan Kürtlerin bölgesi “Kürdistan” olarak telaffuz ediliyordu. Ancak ne zaman ki batıda yetişmiş, devşirilmiş laikçi ve ulusalcılar başımız atandı. Tek tipçilik dayatıldı, İslami ve kürdi olan her şey yasaklandı. İnsanlar İslam inançlarından ve Kürtlüklerinden dolayı ağır cezalara uğradılar, katledildiler; dönüştürülmeye ve asimile edilmeye çalışıldı.
Öncelikle Kürtlerin, laik ve demokrat denilen İngiltere ve Fransa tarafından parçalandığı ve cezalandırıldığı unutulmamalıdır. İngilizler tarafından atanan kadrolar tarafından tek tipçilik dayatılarak, her türlü zulüm ve katliamlar yapıldı. Şeyh Said kıyamı bahane edilerek yüzlerce köy yakıldı, yıkıldı. Dersim, Zilan ve Ağrı katliamları laikçi ve ulusalcı batıcılar eliyle yapıldı.
Fransızlar Suriye’yi işgal ettiğinde, Kürtlerin bütün haklarını lağvetti. Kürtlerin, Kürtçe eğitim veren bir anaokulu açmalarına bile izin vermediler. Fransız üretimi laikçi ve sosyalist olan BAAS, iktidara geldiğinde Kürtler sosyal yapılarını da kaybettiler…
Laik İngiltere Irak’a girdiğinde, Şeyh Mahmut Berzenci liderliğindeki Kürtlerin siyasi yapısına savaş açtı. Laikçi ve Sosyalist BAAS döneminde zulüm ve katliamlar hızlandı…
Önce teşvik eden daha sonra İran Şahıyla anlaşan SSCB (Rusya) ve İngiltere’nin ihanetiyle, Mahabat Kürdistan yıkıldı. Atatürk ve İran şahıyla anlaşan Stalin, “Kürdistan’a Sor” u yıktı ve Müslüman Kürtleri Orta Asya steplerine sürgün etti.
Laiklik, insanımızı İslam’dan koparmak ve batı tipi bir yaşama itmek için bir baskı aracı olarak bize dayatıldı. Batı emperyalistlerinin dayattığı laikleşmenin her safhası, Kürt halkı için yeni bir felaket oldu. Yani ne kadar laiklikçilik, o kadar zulüm ve katliam…
Laikliğin kurbanı edilen Kürtler, bugün işbirlikçilerini ve dolayısıyla iktidarını kaybetmekte olan emperyalist güçler tarafından, laikliğin teminatı ve militanı olarak kullanılmak isteniyor.
Dünyanın her tarafında Müslümanlara ve sömürü düzenlerine karşı çıkanlara savaş açan emperyalistler, kendilerine yeni işbirlikçiler aramaktadırlar. Siz onların dinine tabii olmadıkça asla size yardım etmezler. AB, ABD, Rusya, Alman, İsrail… Emperyalistleri Rojava’da ve Kürdistan’ın diğer parçalarında, Kürtlere hak ve hukukları açısından ziyade, kendi sömürü düzenleri ve projelerinin devamı ve laik yapının korunması üzerinde değerlendiriyor ve ona göre destek oluyorlar.
Ezilen ve mağdur Kürt halkına sahip çıkma iddiasındaki batı-l ideoloji mensupları da, Kürt halkının bağımsızlık ve özgürlüğünden çok; Kürt halkını kendi ideolojilerine göre dönüştürmek, Kürt halkı üzerinde ideolojilerini hâkim kılmak ve iktidar olma kavgasındadırlar…
Kürt halkı ve bütün insanlık, yaşanan tecrübelerden ders almalı; bütün vesayet ve ideolojilerden kurtulup salim bir kafa, akıl ve vicdanıyla kendi kararını kendisi vermelidir. Dava, başkalarının iktidar ve ideolojilerine hizmet değil; İnsan gibi onurlu, adil ve huzur içinde bir yaşam olmalıdır…
Daha iyi ve daha güzel bir gelecek dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.