Zamanın Elindeki Oyuncak!
Akşamın gri ağları ilmek ilmek dokunuyor günün üzerine. Bir yaprak daha düştü düşecek hayat ağacından. Birazdan bir zifiri karanlık işgal edecek yeryüzünü. Ama sen bunu kabul etmeyip ışıkları yakacaksın yine. Neyi kabul ettin ki zaten hayatında?
İşte yaprak düştü dalından. Bu kaçıncısı bilmiyorsun. Sayamıyorsun geçen yılları. Zamanın elinde bir oyuncaksın sadece. Hükmün yok ona. Komutan o. Ne derse o olacak. Sen sadece seyredecek ve şahid olacaksın zamana. Dünyaya da sahip olmaya değil şahid olmaya gelmedin mi zaten?
Birer birer zamanın eline teslim ederken tüm yaşayışlarını, içine takılıyor bakışların bir an. Derinlerde bir istek var, fark ediyorsun. Bir gün bir yerlerde yeniden karşılaşmak istiyorsun tüm anılarınla. Dizginleyemiyorsun bu isteğini. Sahi diyor bilincin, bu mümkün olabilir mi? Soru öylece kalakalıyor zihninin deruni bir köşesinde.
Bazen geçmişin anılarındasın, bazen geleceğin hayallerinde, nadiren de şimdinin anlarında. Oysa biliyorsun, ne geçmiş var ne gelecek. Yalnızca şimdi var, o da şimdilik.
Sen düşünmek için varedilmişsin dostum! Sürekli düşünürsün. Hele o uzun yürüyüşlerin yok mu? Düşünerek yürürken, taşa takılıp düşmelerini hatırlarsın. Üstünü silkeleyip yola devam edişlerini. “Düşünürken düşer insan” diye düşünürsün bir an.
İşte sen busun aslında! Hayatın bir uzun yürüyüştür. Düşünceli bir yürüyüştür. Bazen taşa takılıp düştüğün bir yürüyüştür.
Ancak dünya, düşünmeni, yürümeni istemez bilesin. Çünkü düşünmek acı çekme riskini, yürümek ise düşme riskini barındırır içinde. Fakat modern zamandır ki, acıya ve düşmelere kapalıdır. Ondan değil midir en ufak bir acıda doktora koşmalar? Haplara başvurmalar? En küçük bir duygu çalkalanmasına bile tahammül edememeler?
Neden mi böyledir? Çünkü modern zaman neden varedildiğini unutturmak ister sana. Ve zayıflığını da. Bunun için yürüme diye gösterişli arabalar sunar sana. Çünkü yürüyünce düşünecek, düşecek ve insan olduğunu hatırlayacaksın. Ve sen kanarsın bu yalanlara. Gösterişli arabalar içinde hızla geçersin çiçeklerin, böceklerin yanından. Sadece yola bakarsın ve uyuşur beynin, düşünmezsin. Ne koklarsın havayı, ne yaşamdan haberin olur. Sadece sen varsın sanırsın dünyada. Çünkü hızlı arabandan inip 2 adımda bir binanın içine girersin de alabildiğine çalışmaya başlarsın. Hayat böyle geçer gider gözlerinin önünden.
Oysa ey kendim! Bilesin ki insansın, insan olmak aciz olmaktır, insan olmak düşmektir, düşünmektir, düşmeyi kabullenmektir. İnsan olmak acı çekmektir. O halde düşünmekten, düşmekten, acıdan korkma! Yürü, düşün, düş, silkele üstünü ve kalk. Devam et! Zamanın elinde oyuncaksan eğer, en sağlam oyuncak ol ki zaman seni kolayca bozamasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.