Sözün Bittiği Yer!
Hayatımızın anlam kazanması, çıkarılan seslerin ve yüklenilen anlamların ne kadar etkili oluşuyla ilgidir.
Söz keskin bir kılıçtan daha keskin, en ağır yükten daha ağır, umutsuzluğu bir anda umuda çevirebilen, mutluluğu bir anda hüzne büründürebilen, anlatmakla bitiremediğimiz bir iletişim araçlarımızdandır.
Söz sanatını iyi kullanmakla beraber karşısındakine aktarmanın da kendine göre bir maharet olduğunu unutmamak gerekir. Söz çok etkili olabilir ama bu sözü söyleyen, söylediği sözden ne kadar yaşamsal ders çıkarmış, ona bakmak lazım değil mi?
Mevlana’nın güzel bir sözüyle devam edelim. "Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım vardır. Ama bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adamı mı diye"
Sözler bu kadar etkiliyse eğer, insanlar neden şiddete başvuruyor sorusuna cevap aramak gerekir. Bu gün toplumlarda korku oluşturmak ve bu korkunun üzerinden nemalanmak isteyenler, toplum mühendislerini ve medyanın da gücünü arkasına alarak yapılan eylemlere, kendi istedikleri elbiseyi giydirmeleri zor olmuyor. Oluşturulan bu yapıya toplum içinden de inançlı ve etnik köken savunucularını yanlarına çekmeyi başara bilmenin gururuyla, her yaptıklarına kılıf uydurmanın öz güveniyle, her alanda at koştura biliyorlar.
Bunu neden yapıyorlar, diye düşündüğümüzde cevabının gayet basit olduğunu göreceğiz. Hayatlarını, vatandaşlarını, dindaşlarını, etnik kökenindeki insanlarını, çocuklarının daha iyi bir geleceğe sahip olma adına bunları yapıyorlar.
Peki ya biz! Ne yapıyoruz? Onların bu emellerine ulaşmaları için ekmeklerine yağ sürmekten başka!
Bu günün siyasi arenasında, kimlerin kargaşa çıkarmak adına yaptıkları olaylardan etkilendiklerine dikkat edin. Bunlardan kimlerin kazançlı çıktıklarına, kazançlı çıkanların hayatlarında ki rahatlığın aksine, çilekeşlerin daha fazla çilelerinin arttığına dikkat edin.
Peki, ne oldu da medeniyetin güneşi dediğimiz doğunun halkına, samimiyetin, içtenliği her kesim tarafından bilinen insanlarına ne oldu? Bizlere giydirilmek istenen elbise üzerimize uymadığından olsa gerek, artık eski elbiselerimizi de beğenmez olduk, çıplak kaldık! Çıplak!
Hangi elbiseyi verseler alıyor, deniyor, üzerimize oturtmaya çalışıyoruz ama olmuyor. Verilen elbiseleri üzerimize oturtmak yerine aslımıza dönmedikçe, daha çok söylenecek sözümüz olacak.
Biz sözlerin en güzeli olan ALLAH(C.C) Ayetlerini yaşam tarzımıza uydurmadığımız sürece, daha çok acılar çekeceğimizi, bununla beraber dünya hayatlarının rahatlığı için bizim dünya ve ahiret saadetimizle oynamaya devam edeceklerini unutmalım.
İşte sözün bittiği yere geliyoruz. Ölüm!
Dünya tarihinde okuduğumuz olaylar, nasıl ki bugünün insanları tarafında eski tarih diye adlandırılıyorsa, bugün yaşayanı olarak bizlerde geleceğin eski tarihi olacağız. Sözlerin fayda vermediği o an gelecek. Söz bitecek ameller konuşulacak.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.