Bakış Açınız Ne Kadar Doğru?
İnsanoğlu, tarihinde bir gezinti yaptığında veya ananelerine baktığında, yerli yerinde olması gereken, geçmişten gelen bazı değer yargıları vardır. Bu değer yargıları hangi dinden, ırktan veya mezhepten olduğuna bakılmaksızın, içinde bulunduğu toplumunda ön gördüğü kurallar bütününe uyulmasıyla, toplum tarafından kabul görür, aksi halde bir cezai müeyyide uygulanır. Fakat insan yaşadıkça ve doğruların yalnızca söylemlerle örtüştüğü, yapılan yanlış fiiliyatlara doğru elbisesi giydirmenin nasıl bir maharet olduğunu öğreniyor, nasıl mı?
Meşhur bir hikâye anlatılır, hikâyenin figüranlarına bakıldığında zamanımızın siyasi ortamında, kim, ne zaman, hangi figüre girdiğine siz karar vereceksiniz. Bu karakterin kim olduğu değil, ne yapmak istediğiyle ön plana çıkmaktadır. Bir hikâye bu kadar mı davranışlar bütünlüğünü hayata yansıtmıştır diyeceksiniz.
“Yolun kavşağında bekleyen tilki, vahşi bir kurdun kocaman bir köpekle kırk yıllık dost gibi birlikte olduklarını gördü. Ne kurt köpekten nede köpek kurttan çekiniyordu.
Selamlaştılar; Tilki onlara “çok şükür” dedi. Artık aranızdaki eski düşmanlık taze dostluğa dönüşmüş, yıllanmış bir geçimsizlik yerine yeni bir sevgi yerleşmiş, bu beraberliğin sebebini anlamak ve güvenin nereden geldiğini bilmek isterim.” diye sordu.
Köpek cevap verdi:
Kurt bana her şeyi anlattı: “Biz seninle kuzen sayılırız ama dünyalarımız farklı sen kendinden güçlü birinin hizmetine girmiş ve dünyayı onun gözünden görür olmuşsun, ben ise bağımsız yaşarım, hayatımı sürdürmek için bütün fırsatları değerlendiririm, avımı yakalarken ayırım yapmam. Benim düşmanım da dostum da bellidir. Ama senin sahibin ne yapıyor?
Onların sahibi gibi görünüyor. Onları koruyor, hatta senin gibi akılsız kuzenimide yanında çalıştırıyor, ne için sana sorarım? O koyunları kesip yiyebilmek için! Yâda yemeleri için başkalarına satmak için! Gördün mü ya!
Şimdi hangimiz dürüstüz? Ben aç kalınca saklamadan gizlemeden gider bir tane yakalarım. Senin sahibin ise binlerce koyunu kesip yer. O nedenle ben haklıyım.” Bilinen düşman, dost görünen gizli düşmandan daha hayırlıdır.” dedi.
Bende ona hak verdim.
Çoban köpeği konuşmasına devamla;
Bizim birlikte olmamızın sebebi çobana olan düşmanlığımızdır. Kurtla çobanın düşmanlığını anlatmaya hacet yok. Benimle çoban arasındaki düşmanlığa gelince: Bugün kendisiyle arkadaş olduğum kurt bizim sürümüze saldırdı, bir kuzu kaptı. Bende âdetim gereği arkasından koştum. Kuzuyu geri almak istedim fakat yetişemedim, geri döndüğümde çoban bana epey bir sopa çekti, beni sebepsiz yere incitti. Bende çobanla aramızdaki bağı çözerek onun eski düşmanı olan kurtla birleştim”.
İşte bu hikâye tefekkürü yoğun olmakla birlikte kimin ne karaktere büründüğü, zorlandığı zaman nasılda düşman birlikleriyle dost olduğunu ve buna haklı olarak kendi açısından baktığını gösteriyordu.
Siyasi ortamlarda siz hangi figürü nereye oturtursunuz bilmem, ama herkesin bu hikâyeyi okuduktan sonra biraz anlam yüklediğinde, işte bu diyebileceği bir doğrusunun olduğunu görecektir.
Doğruların hak yolunda birleşmesi dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.